Zuhurat ve keramete hiç kıymet vermediği halde lüzumunda salahiyetini ortaya
koyardı. Malatya'nın Darende ilçesinde emr-i bil-maruf için gittiklerinde, bir
havuz kenarında istirahat ediyorlardı. Abdulmetin hoca şakayla karışık Hızır
Efendi'ye havuzdaki balıkları göstererek;
__ Hocam sen bizim kafile reisimizsin! Şu balıkların da bir reisi olmalı. Ona seslen senizde yanımıza gelse! dedi.
Hızır Efendi ısrara dayanamayıp balıklara;
__ Ey balıklar! Ben Mahmut Efendi Hazretleri'nin damadı Hızır Şu anda ben bu cemaatin reisiyim. Sizinde reisiniz kimse çıksın şuracıkta önümüze gelsin, diye seslendi.
O anda arkalardan büyükçe bir balık çıkıp öne doğru gelip başını sudan çıkarıp Hızır Efendi'ye bakmaya başladı. Bu manzara karşısında cemaat hayrete düşmüş, Hızır efendi ise mahcup duruşu ile tebessüm ediyordu.
Dinin temizlik olduğunu kendine has bir uslüpla ihsas ettiren Hızır Efendi sabunla elini yıkadığında sabunu da yıkar yerine koyardı. Cemaatine de, ''lavaboda ağzınızı çalkaladığınızda ilk aldığınız suyu yutun ki yemek kırıntıları lavaboya dökülmesin'' buyururdu.
__ Hocam sen bizim kafile reisimizsin! Şu balıkların da bir reisi olmalı. Ona seslen senizde yanımıza gelse! dedi.
Hızır Efendi ısrara dayanamayıp balıklara;
__ Ey balıklar! Ben Mahmut Efendi Hazretleri'nin damadı Hızır Şu anda ben bu cemaatin reisiyim. Sizinde reisiniz kimse çıksın şuracıkta önümüze gelsin, diye seslendi.
O anda arkalardan büyükçe bir balık çıkıp öne doğru gelip başını sudan çıkarıp Hızır Efendi'ye bakmaya başladı. Bu manzara karşısında cemaat hayrete düşmüş, Hızır efendi ise mahcup duruşu ile tebessüm ediyordu.
Dinin temizlik olduğunu kendine has bir uslüpla ihsas ettiren Hızır Efendi sabunla elini yıkadığında sabunu da yıkar yerine koyardı. Cemaatine de, ''lavaboda ağzınızı çalkaladığınızda ilk aldığınız suyu yutun ki yemek kırıntıları lavaboya dökülmesin'' buyururdu.
< Önceki | Sonraki > |
---|