.

.

E-posta Yazdır PDF

2- TASAVVUF YOLUNDA TEMEL KAİDELER

rabta.jpg3-Sefer-der-vatan:

 

Salikin kendi beşeri tabiatında seyretmesidir. Beşeri sıfatlardan meleki sıfatlara, kötü ahlaklardan güzel ahlaklara intikal etmesidir.

Saadettin kaşgari k.s. derki: İnsan, bir mahalden diğer mahalle intikal etmekle, kötü huyları ondan yok olmaz, taki kötü huyları ondan yok olana kadar.

Müşayıhın bazısı ilk hallerinde seferi tercih etmiş, son hallerinde ikameti tercih etmiştir. Bazısı da bunun aksini tercih etmiştir. Bazısı da ilk ve son halinde ikameti seçmiş, bazısı da bununaksini seçmiştir. Bu dört kısmın da kendileri için sahih maksatlar vardır.

Nakşi büyüklerinin sefer ve imaketi seçmelerine gelince, ilk hallerinde seferi tercihleri, kamil bir mürşidin sohbetine ulaşana kadardır. Onu bulduktan sonra, onun hizmetinde mukim olur, sohbetinde daim olur. Eğer memleketinde böyle kamil bir mürşid varsa, seferi terk eder ve onun hizmetine gider. Huzur melekesini elde etmek için son derece gayret eder. Şuur vasfıyla vasıflanmak için son derece cehd-u gayret eder. Beşeriyyet kayıtlarından kurtulunca, melekiyyet vasfıyla vasıflanınca, ikamet ve sefer onun hakkında artık eşit olur.

İlk başlayanların seferinden hasıl olan ancak tefrikadır. Talip bir mürşidin sohbetine vasıl olunca, onun yanında ikamet eder, temkin vasfını ve Nakşibendi nisbeti melekesini tahsil eder, bundan sonra dilediği yere gider, onun için bir mani kalmaz.

Kalb aynası safileşip bulanıklıklardan temizlenince, nefsani zulumatların karanlığından safileşince, ilahi tecellileri kabulde artık seyr ve sülüke ihtiyaç kalmaz, zira seyri sülükten maksad kalbin yüzünü parlatmak ve safileştirmekti. Kalbi safileşip parlaklığı hasıl edince, artık seferden, seyri sülkten ihtiyaçsız kalmış olur.

    

4-Halvet-der-encümen:

Hoca Nakşibend Kuddise sırruhu ya soruldu; tarikınız hangi şey üzere bina edilmiştir?

Cevabında bu ibareyi söylemiştir. Yani, halvet der encümen. Manası, celvette halvet. Zahirde halk ile birlikte olup, batında (kalb ile) Hak subhanehu ve teala ile olmaktır.

“Öyle adamlar ki, hiçbir ticaret ve satış, onları Allahı zikretmekten men edemez.” Ayeti bu makama işarettir.

Yine buyurmuştur: bu yolda batının nisbeti o şekilde olacaktır ki, kalb cem’iyyetinin hasıl olması, kalabalıklar ve tefrika içinde iken, halvette hasıl olandan daha fazla olmasıdır.

Yine şöyle demiştir: Şu yolumuz, sohbet üzere bina edilmiştir. Zira halvette şöhret vardır. Şöhrette âfet vardır. Bütün hayırlar cem’iyyettedir, cem’iyyet sohbettedir, ancak herkesin diğerinde fâni olması şartıyla .

Hoca Evliya kebir k.s. derki: Halvette celvet, zikirle meşgul olmak ve zikirde istiğrak haline dalmak bir mertebeye ulaşır ki, şayet zikreden sokakta yürüse, söz ve seslerden bir şey işitmez, zira zikir kalbin hakikatını istila etmiştir.

Hazreti Şeyhimiz (Reşahat Müellifinin Şeyhi) derki, salik ciddi zikirle meşgul olmakla beş veya altı günde bir mertebeye ulaşır ki, bütün insanların sözü ve mahlukatın sesleri onun için zikir olarak tahayyül eder, bilakis kendi kelemını da zikir olarak tahayyul eder. Ancak bu durum, ciddi çalışmak ve ihtimamlı olmaksızın tahakkuk etmez.   

 


 [A1]

Yasal uyarı : Sitedeki sohbet, yazı ve resimler; üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan ve kaynak göstererek alınabilir.
Üzerinde değişiklik yapılması, ticari amaçla kullanılması hukûken yasaktır.