Salikin kendi beşeri tabiatında
seyretmesidir. Beşeri sıfatlardan meleki sıfatlara, kötü ahlaklardan güzel
ahlaklara intikal etmesidir.
Saadettin kaşgari k.s. derki:
İnsan, bir mahalden diğer mahalle intikal etmekle, kötü huyları ondan yok
olmaz, taki kötü huyları ondan yok olana kadar.
Müşayıhın bazısı ilk hallerinde
seferi tercih etmiş, son hallerinde ikameti tercih etmiştir. Bazısı da bunun
aksini tercih etmiştir. Bazısı da ilk ve son halinde ikameti seçmiş, bazısı da
bununaksini seçmiştir. Bu dört kısmın da kendileri için sahih maksatlar vardır.
Nakşi büyüklerinin sefer ve
imaketi seçmelerine gelince, ilk hallerinde seferi tercihleri, kamil bir
mürşidin sohbetine ulaşana kadardır. Onu bulduktan sonra, onun hizmetinde mukim
olur, sohbetinde daim olur. Eğer memleketinde böyle kamil bir mürşid varsa,
seferi terk eder ve onun hizmetine gider. Huzur melekesini elde etmek için son
derece gayret eder. Şuur vasfıyla vasıflanmak için son derece cehd-u gayret
eder. Beşeriyyet kayıtlarından kurtulunca, melekiyyet vasfıyla vasıflanınca,
ikamet ve sefer onun hakkında artık eşit olur.
İlk başlayanların seferinden hasıl
olan ancak tefrikadır. Talip bir mürşidin sohbetine vasıl olunca, onun yanında
ikamet eder, temkin vasfını ve Nakşibendi nisbeti melekesini tahsil eder,
bundan sonra dilediği yere gider, onun için bir mani kalmaz.
Kalb aynası safileşip
bulanıklıklardan temizlenince, nefsani zulumatların karanlığından safileşince,
ilahi tecellileri kabulde artık seyr ve sülüke ihtiyaç kalmaz, zira seyri
sülükten maksad kalbin yüzünü parlatmak ve safileştirmekti. Kalbi safileşip
parlaklığı hasıl edince, artık seferden, seyri sülkten ihtiyaçsız kalmış olur.
4-Halvet-der-encümen:
Hoca Nakşibend Kuddise sırruhu ya
soruldu; tarikınız hangi şey üzere bina edilmiştir?
Cevabında bu ibareyi söylemiştir.
Yani, halvet der encümen. Manası, celvette halvet. Zahirde halk ile birlikte
olup, batında (kalb ile) Hak subhanehu ve teala ile olmaktır.
“Öyle adamlar ki, hiçbir ticaret
ve satış, onları Allahı zikretmekten men edemez.” Ayeti bu makama işarettir.
Yine buyurmuştur: bu yolda batının
nisbeti o şekilde olacaktır ki, kalb cem’iyyetinin hasıl olması, kalabalıklar
ve tefrika içinde iken, halvette hasıl olandan daha fazla olmasıdır.
Yine şöyle demiştir: Şu yolumuz,
sohbet üzere bina edilmiştir. Zira halvette şöhret vardır. Şöhrette âfet
vardır. Bütün hayırlar cem’iyyettedir, cem’iyyet sohbettedir, ancak herkesin
diğerinde fâni olması şartıyla .
Hoca Evliya kebir k.s. derki:
Halvette celvet, zikirle meşgul olmak ve zikirde istiğrak haline dalmak bir
mertebeye ulaşır ki, şayet zikreden sokakta yürüse, söz ve seslerden bir şey
işitmez, zira zikir kalbin hakikatını istila etmiştir.
Hazreti Şeyhimiz (Reşahat
Müellifinin Şeyhi) derki, salik ciddi zikirle meşgul olmakla beş veya altı
günde bir mertebeye ulaşır ki, bütün insanların sözü ve mahlukatın sesleri onun
için zikir olarak tahayyül eder, bilakis kendi kelemını da zikir olarak
tahayyul eder. Ancak bu durum, ciddi çalışmak ve ihtimamlı olmaksızın tahakkuk
etmez.
< Önceki | Sonraki > |
---|