Yazdır

PROF. KARAMAN VE TAKİPÇİLERİ HAZRETİ MUAVİYE'YE DAYANDILAR....

Normal 0 21 false false false MicrosoftInternetExplorer4 /* Style Definitions */ table.MsoNormalTable {mso-style-name:"Normal Tablo"; mso-tstyle-rowband-size:0; mso-tstyle-colband-size:0; mso-style-noshow:yes; mso-style-parent:""; mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; mso-para-margin:0cm; mso-para-margin-bottom:.0001pt; mso-pagination:widow-orphan; font-size:10.0pt; font-family:"Times New Roman"; mso-ansi-language:#0400; mso-fareast-language:#0400; mso-bidi-language:#0400;}

Prof Karaman, diyalog gazetesinde yaptığı üst üste açıklamalarla iyice kendini deşifre etti. Gerçekten bu kadarını da beklemiyorduk, demek ki fırsatını bulmuş, ortamı müsait görmüş, ama islamın gerçek sevdalıları ve ilim erbabı mevcut oldukça yaptıkları fitne kendi aleyhlerine dönecektir, biiznillah!

Üç günlük yazılarında bir çok saptırma var, ele alacağımız konuları 15 madde ile tasni ettik. Elimizden dilimizden gelen şekilde cevab vermeye çalışacağız….

Bu sözüyle kasdettiği ilk anlaşılan şey, Hazreti Muaviye’nin r.a. çıkışını tamamen dünyevi sebeblere dayandırmış oluyor… Halbuki durum böyle değildir, ilk çıkışı Aişe validemiz r.anha, Talha ve Zübeyr r.anhuma ve binlerce ashabı kiram yapmıştır. Cemel vakasında Muaviye r.a varmıy dı? Yok… Tarih bilgisi olmayan cahil ve kasıtlı kişiler ancak böyle konuşur…

Şu kitabın açıklaması sizin için bir mana ifade etmezmi?:::

Yadinci ihtilaf: Mü’minlerin emiri Ali r.a zamanında üzerine ittifak olduktan ve onun için bey’at akti tamam olduktan sonradır, evvela Talha ve Zübeyr’in Mekke’ye çıkışıdır. Sonra Aişe, Basra’ya yöneldi. Sonra onunla birlikte savaş oldu. Bu, cemel harbi diye bilinir.

الفتنة في عهد الصحابة - (1 / 297)

( الخلاف التاسع : في زمن أمير المؤمنين علي بعد الاتفاق عليه وعقد البيعة له، فأوّلا خروج طلحة والزبير إلى مكة، ثم حمل عائشة إلى البصرة، ثم نصب القتال معه، ويُعرف ذلك بحرب الجمل،

Bu açıklamalar ilk çıkışı yapanlar içinde kesinlikle Muavi’yenin olmadığını bildiriyor….

Aslında Hazreti Ali r.a., kendisine bey’at etmede erteleme yapan Muaviye’ye karşı harekete geçmiş ve itaat altına almak için şam üzerine yürümüştür. İki ordu Sıffın de karşılaşmışlar ve önce aralarında muhavereler olmuş iş nerdeyse sulha varacakken ibni sebe ve taraftarları iki tarafı savaşa sokan bir hile ile Müslümanları kırdırmıştır.

 

<<<3- Medine'ye gelmiş, yaptığı usulsüzlüğe muhalefet eden bazı genç sahabiler ile Peygamberimiz'in torunu Hz. Hüseyn'i bir odaya hapsettirmiş, başlarına silahlı nöbetçiler koymuş ve şöyle demiştir: "Ben şimdi halka sizin bana bey'at ettiğinizi söyleyeceğim, eğer aksine bir söz söylerseniz nöbetçiler kellelerinizi uçursunlar".>>>

Bu olayın aslı doğuştan günümüze büyük İslam tarihi isimli eserin 310 sayfasında şöyledir:

<< evvel üç kişi Hüseyin bin Ali, Abdulah bin Zübeyr, Abdullah bin Ömer Medineyi terk ederek Mekke’ye gitmişlerdir. Muaviye Mekke ye geçip hac vazifesini ifa etti ve üçünü de yanına çağırttı. Bu üç kişi Muaviye ile konuşmak üzere Zübeyr’i seçtiler. >>>

Sonra aralarında uzun bir konuşma geçer ve Muaviye’den istekleri olan üç şartı söylerler…. Görüldüğü gibi olay Mekke de olmuş ve hapis edilmeleri söz konusu değildir belki, oğlu Yazidin hılafetini kabul etmeleri için tehdit etmiştir.

İnsanların ortasına çıkıp üç kişinin biat ettiğini söyleyen Muaviye (r.a) ye karşı ibni Ömer r.a. şöyle demiştir:

Bu açıklamadan anlaşıldığına göre her nekadar silah zoruyla sıkıştırılmış olsalar da yine hakikatı açıkça söylemişler ve şartlı olarak kabul etmişlerdir. İki tarafın uzlaşması kabilinden olan ve fitnelerin kol gezdiği bir dönemin halini tasavvur edemeyen kısa görüşlü reformcular acaba orda olasaydı ne yapacaklardı, Donkişot gibi isyan mı edeceklerdir. Evvelki isyanların ölümden başka bir şey getirmediği bir ortamda yapılacak şey sadece ıslah ve sulhtur, ehli sünnetin tutumu budur. Zalim idareci karşısında hakkı söylemektir. Fitne çıkartmak değildir.

 

Taftazani, Şerhil Akaid isimli eserde bu konuyu şöyle açıklamıştır:

-----

(والخلافة ثلاثون سنة ثم بعدها ملك وأمارة) لقوله عليه السلام: ((الخلاقة بعدي ثلاثون سنة ثم تصير ملكاً عضوصاً)).

Hılafet, otuz senedir, sonra melik ve imaret (emirlik) olur. Efendimiz’in s.a.v kavli vardır:

“Benden sonra hılafet otuz senedir. Sonra kuvvetlendirilmiş mülk olur.” ----

وقد استشهد علي رضي الله عنه على رأس ثلاثين سنة من وفاة رسول الله صلى الله عليه وسلم، فمعاوية ومن بعده لا يكونون خلفاء بل كانوا ملوكاً وأمراء، وهذا مشكل، لأن أهل الحل والعقد من الأمة قد كانوا متفقين على خلافة الخلفاء العباسية وبعض المروانية كعمر بن عبد العزيز مثلاً، ولعل المراد أن الخلافة الكاملة التي لا يشوبها شيء من المخالفة وميل عن المتابعة تكون ثلاثين سنة وبعدها قد يكون وقد لا يكون.

---Ali r.a., Resulullah s.a.v in vefatı üzerine otuz sene geçince şehid edildi. Muaviye ve ondan sonra gelenler halife olmazlar, belki melikler ve emirler olur.

Bu ifadeler mişkildir, zira imamlardan olan ehli hal ve akt muhakkak Abbasilerin ve bazı mervanilerin (Ömer ibni Abdul Aziz r.a gibi) halife olduklarında ittifak etmişlerdir.

Belki de bundan murad, kendisine muhalefet ve ittibadan meylin karışmadığı kamil hılafetin otuz sene olduğudur, ondan sonra bazen olur, bazen olmaz. -----

Bu açıklamalar da haber verilen bir mucizenin tahakkukudur ve insanların itaat altına alınması gerçeğini ifade eder. Bunu tenkit edip ayıplayacağınıza yapılan işlerdeki faideli şeyleri yazarak vefat eden kişilerin hayırlarını söyleyin emrine tabi olunması lazım gelirdi ama siz rafiziler gibi beşeri hataları ayyuka çıkarıp ashaba yükleniyorsunuz, yazık…. Diğer yazılarınızda delil aldığınız Taftazani r.aleyhin şu net açıklamalarını niçin göz ardı ettiniz???

 

Bu muhaliflerin sayısı öyle az değil on binlerle ifade edilen büyük bir topluluktur, onlar içtihad neticesinde Aişe, Talha Zübeyr ve diğerlerine destek olmuşlardır. Hedef hılafetin yıkılması değil, hazreti Osmanın r.a. katillerinin kısas edilmesidir, işi tam açıklayın. Hılafet meselesi daha sonra gündeme gelmiştir.

Bu açıklamalardan anlaşılan sanki, -oğlun kötü işleri babasından sorulur- gibi bir manadır…

Herkes kendi amelinin hesabını veriri, Yezidin hataları onun boynunadır, onun işini destekleyen onun gibi olur, bunu anlamayan varmı? Ama yazının akışı sanki babasına da işi uzatıyor.

<

Bu hadisi şerif hakkında alimler zayıf demiştir, ancak zayıf hadislerin faziletli amellerde geçerli olduğu herkesçe malumdur ibni Hacer r.a. üç şartla kullanıldığını söyler. Kaldıki ashabın tamamını medh eden bir çok ayet ve rivayet vardır ve rivayetler nerdeyse tevatür olmuştur. O halde bu hadisi şerifi zayıflatarak ne elde etmek istiyorlar???

Muaviye r.a. hakkında Tirmizi hadisinde “Allahım ona hesabı öğret, onu azabtan koru” rivayetini ne yapacaksınız???

Hadisi şerif kitablarının bütün ashabtan yaptığı rivayetler, hepsinin adil olduğunu sözlerinin makbul olduğunu bildirir, üstelik üç asır halkının hayırlı oldukları hakkında Efendimiz s.a.v şehadet etmiştir, bunları ne yapacaksınız???

 

Taftazaninin bu açıklaması aslında muhalif prof’un aleyhine delildir. Dil uzatmamaya gayret sarfedeceğinize, sevmiyorum demekle, aslında dil uzatıyorsunuz.

 

 

Ashab olmayanların işlerini kimse tenize çıkartmıyorki sen bunu nerden araya sokup işi bulaştırıyorsun. Konu, ashabın (Muaviye ve yanındaki ashab) nefis ve hevasına tabi olmaları zannından onları uzak tutmak, hepsini hayırla anmaktır, hüküm vermek değil.

 

 

Ehli beytin inciltilmesine razı değilsin güya peki diğer ashabın inciltilmesi hoşunamı gidiyor, aralarını niçin ayırıyorsun, sevgide ortak değillermi??? Ashabım hakkında dilinizi tutun, onları hedef edinmeyin…. Buyrulmadımı, hadisi şerifleri tam alın beştaşilik yapmayın….

 

Şu saçma ifadelere bakın, Allah bu zamane müçtehid bozuntularına akıl ve insaf versin! Ashabı masum sayan kim? Bunu kime karşı kullanıyorsun, git Şiilere söyle onlar imamları masum görüyorlar, onlara lafın yok ehli sünnete kusur buluyorsun, yazık….

Günah işleyen yanlış yapan ashabın rivayet ettiği sahih hadisleri ne yapacağız, kabul etmeyecekmiyiz, onların haber verdiği dini meseleleri inkar mı edeceğiz. Buhari de bütün ashabtan rivayet yokmu, Muaviye r.a. tan rivayet yokmu, Ebu Hureyre r.a. Muaviye r.a. tarafında değimliydi? Onun rivayetleri dinin üçte ikisini hasıl etmiyormu??? Be adam sen ne diyorsun farkındamısın???

 

Ceza verdiklerini kafir veya münafıkmı ilan etmiş yoksa yine beraberinde bulunan ashabım diyerek bağrınamı basmıştır. Günah işleyip savaştan geri kalan üç ashabın boykot edilmeleri ve uzun zaman sonra tevbelerinin kabul edilmesi ne manaya geliyor… Günah adamı dinden çıkartırmı? Ashablıktan edermi??

Dediğin gibiyse o zaman binlerce ashabı da sevmemek gerekir ki bunu hiçbir ehli sünnet alim dememiştir…. Ehli sünnetin kuralı ashabın tamamını sevmek, onları hayırla anmaktır, olaylarına dil sokmamaktır. İmam Şafii r.a. “O bir kan idi, Allah elimizi bulaştırmadı, biz de dilimizi bulaştırmayalım” demiştir. Bundan daha güzel söz varmı????

 

Bu konular ehli sünnet alimleri tarafından net şekilde açıklanmış haklıya (Ali r.a.) haklı, haksıza (MUaviye ve taraftarları) haksız denmiştir, ancak hepsini sevmek te ehli sünnetin alameti olmuştur, bu inceliği anlamayanlar şii rafizi sapıklardır.

İmamı Rabbani k.s. mektubatının bir çok yerinde konuyu detaylı olarak açıklıyor, tenezzül edip bir bakın ve itikadınızı düzeltin. 251. mektub, 266. mektub ve diğerleri.

Rivayetlerin sahih olması, daha düşük olması hadis alimlerinin tasnifiyle asırlarca incelenmiş, sıraya konmuştur. Bunların tertibini kurcalayacak ilim sizini gibi yeni diyalog meraklılarında yoktur.

İmamı A’zam r.a. kitab, sünnetten sonra ashabın kavillerini alır, daha sonra kendisi içtihad eder.. İmamlarımız ashabın sözüne itibar etmiş, kitablarında hepsini övgüyle bahsetmiştir. O zaman en yakın olan imamların başında İmamı A’zam gelir bakın fıkhı ekberde ashab hakkında ne der???

İmamların önüne geçip dinin hassas noktalarına burnunuzu sokmayın, vatikanın emelleri için şiaya çanak tutmayın.

Sonuç olarak derizki:

Ehli sünnetin tesis ettiği nezih itikadı kurcalayanlar, siz önce bozuk mezhebleri sapık şia ve mutezileyi ıslah edin, onların yanlışlarını düzeltin, ehli sünneti bize bırakın. Şianın vazgeçtiği bir yanlışı varmı? Onlar asla kötü itikadlarından vazgeçmiyor da bize ne olacak ki biz hak itikadımızı değiştirelim de onlarla diyalog yapalım. Onlar evvela üç halifeyi kabullensinler, Aişe validemizi ve diğer ashabı kabullensinler de ondan sonra bakarız…..

Bu cevablarımı acele ile yazdım, anlayana yeter…. İşi uzatanlar olursa biz de delilleri uzatırız…..