İngilizler Bağdat ve Musul’daki petrol arazilerini ele geçirmek için sinsi planlar yaparken, Abdülhamid arazileri satın aldı. Oradaki petrolü işletmek için ilk teklifler bakın kimlerden geldi:
Osmanlı her şeyin farkındaydı amma…
Düvel-i muazzama’nın Bağdat–Musul bölgesindeki petrole ilgisinin artmaya başlamasıyla, bölgedeki zengin petrol yataklarını içine alan önemli arazi parçalarının Osmanlı tarihinde ilk kez Sultan II. Abdülhamid’in şahsi mülkü haline getirilmesinin aynı döneme denk gelmesi şüphesiz bir rastlantı değildir. Zira çalışmada ilk defa gün ışığına çıkarılarak okurların istifadesine sunulan döneme ait orijinal fotoğraflardan ve petrol yatakları hakkında verilen detaylı bilgilerden de anlaşılacağı üzere bölge topraklarında kendiliğinden nehir gibi petrol akmaktadır. Böyle bir tablonun dönemin sömürgeci devletlerinin iştihanı kabartmaması ise mümkün değildir.
Doç. Dr. Arzu Terzi'nin eseri, sömürgeci devletlerin başta petrol olmak üzere verimli araziler ve doğal kaynaklara sahip olmak, stratejik olarak önemli köşe başlarını tutmak ve bazı merkezleri etkisiz hale getirmek için ilgilendikleri en önemli bölgeler içinde yer alan Bağdat ve Musul bölgesindeki, asıl mücadelenin başladığı II. Abdülhamid dönemine gizemli bir yolculuk yapıyor. Bu mücadelenin kaynağı ve tarihi boyutu tam olarak bilindiğinde, Batılıların bugün Ortadoğu diye adlandırdığı bu bölgede niçin huzur ve adaletin hâlâ sağlanamadığı ve hangi çıkarlar uğruna nelerin feda edildiği daha iyi anlaşılıyor.
"Osmanlı İmparatorluğu Ortadoğu’nun öneminin farkında mıydı, İngilizler Bağdat ve Musul’daki petrol arazilerini ele geçirmek ne gibi planlar yapıyorlardı, Abdülhamid neden Bağdat ve Musul’daki arazileri satın alıyordu?
Abdülhamid Gazze’deki arazileri ne oldu, İngiliz ve Alman arşivlerinde bu konu hakkında ne gibi bilgiler mevcut, Osmanlı petrol çıkartmak için ne gibi yatırımlar, yaptı, hangi şirketlerle görüştü?" sorularına cevap veren eser aynı zamanda yabancı Mühendislerin raporlarındaki gizli bilgileri de ilk kez yayınlamış olmasıyla tarihçiler için önemli bir kaynak teşkil ediyor.
Haber 7 kitap Dünyası için bu kitaptan sizler için seçtiğimiz bölüm her zaman olduğu gibi oldukça ilginç: İşte Musul'un petrolünü işletmek isteyen sırra kadem basan talipler:
Musul’daki Petrol Yataklarının İşletimine Dair Yapılan İlk Teklifler
Amasyan Efendi’nin Teklifi
Musul vilayetindeki petrol kaynaklarının işletimi konusunda rastlanabilen ilk teklif, Eski Ziraat Müdürü Amasyan Efendi’ye aittir. Amasyan Efendi Hazine-i Hassa’ya sunduğu 30 Haziran 1892 tarihli dilekçesinde, Musul’daki padişaha ait kaynakların talibine ihale edileceğini haber aldığını belirtmektedir.
Dilekçenin tam metni şöyle:
Hazine-i Hassa-i Şâhâne Nezâret-i Celîlesine
´atûfetlu efendim hazretleri
Musul vilâyeti dâhilinde vâki´ emlâk-ı seniyye-i hazret-i pâdişâhiden zuhûr eden petrol gaz ma´deninin tâlibine ihâlesi istihbâr olunduğuna ve bendeleri ise mezkûr ma´dene tâlib olduğuma mebni evvel emirde ma´den-i mezkûrun hâl-i harfiyle ahvâl-i mahalliyesine dâ’ir ma´lûmatın ve bu bâbdaki evrâkıyla haritasının ve rapor sûretlerinin taraf-ı acîzâneme i´tâ buyûrulması husûsuna müsâ´ade-i celîle-i nezâret-penâhileri şâyân buyûrulmak bâbında emr u fermân hazret-i men lehü’l-emrindir fî 18 Haziran Sene 1308
Zira´at Müdürü Esbak Amasyan
Aslında, Musul’daki petrol yataklarının bir bütün halinde isteklisine iltizam usulüyle verilip işlettirilmek şeklinde bir görüşün Hazine-i Hassa Nezareti’nde hâkim olmaya başladığı bu dilekçeden anlaşılmaktadır. Belki bu sayede, gerek aşiretlerin petrol yatakları üzerindeki zararları, gerekse kuyuların ıslahına yönelik yapılacak inşaat, en azından bu iltizam sahibine aktarılacak ve hazineye daha çok gelir getirecekti. Amasyan Efendi başvurusunda nezaretten, adı geçen madenlerin haritaları, bulundukları yerler, verimleri ve hangi şartlarda işletildikleriyle, çıkan ham petrolün kalitelerine ait raporların yer aldığı kapsamlı bir doküman istemektedir Amasyan Efendi’nin talep ettiği belgeleri hazırlamakla görevlendirilen Musul Emlâk Komisyonu332, bölgedeki işletime uygun ve önemli dört petrol yatağının özelliklerini ihtiva eden mufassal bir rapor hazırlamış ve İstanbul’a göndermiştir. Dört kaynaktan ayrı ayrı alınan petrol numunelerininse önce, ilk çıkacak kervanla Halep yolundan İstanbul’a gönderileceği bildirilmişti334. Numuneleri götürmek üzere aramalara rağmen mekâreci bulunamaması nedeniyle, numuneler bir sandığa konulmak suretiyle nehir yoluyla Bağdat’a ulaştırılmış335 ve buradan da Bağdat Arâzi-i Seniyye komisyonu Derby kumpanyası vapurlarıyla İstanbul’a göndermişti.
Talep ettiği bütün belgeler İstanbul’a ulaştıktan sonra Amasyan Efendi’ye gereken bilgilendirme yapılmıştır. Ancak Mayıs 1893’e gelindiğinde hazineye herhangi bir başvurusunun bulunmaması üzerine talip olup olmadığı, eğer talipse mukavele şartlarını içeren bir layıha hazırlayıp hazineye teslim etmesi gerektiği kendisine sorulmak üzere Emlâk Komisyonu’na davet edilmiştir337. Ancak Amasyan Efendi’nin başvurusu bu kadarla kalmış ve bir daha kendisinden ses seda çıkmamıştır. Acaba bu belge ve bilgileri aldıktan sonra ne yapmıştır, ya da bunları kimlerle paylaşmıştır. Şu ana kadar bu konuda herhangi bir açıklayıcı malumata rastlanmamıştır.
Hırıstidi Efendi’nin Başvurusu
Musul petrolleri için bir başka başvuruyu, Galata’da Hobyar hanındaki dokuz numaralı odada oturan, yine Osmanlı tebâsından dava vekili Hıristidi Efendi yapmıştır.
Başvuru metni şu şekildedir:
Hazine-i Hassa –i Hümâyûn Nezâret-i Celîlesine,
devletlû efendim hazretleri
Musul ve Bağdat havâlisinde vâki´ olup Hazine-i Hassa-i Hümâyûn emlâkı dâhilinde bulunan Tuzhurmato ve Kil ve Şemamek ve Ramana nâmlarıyla ma´rûf dört neft ma´denlerinin işletmesi iltizâm veyahud imtiyâz sûretiyle der-´uhde ve kabûl olunabilip iltizâm sûretinin şerâ’iti evvelâ beş sene veya ziyâde bir müddetle mezkûr ma´denlerin işletmesinde olan kâffe-i hukukun kolektif veya komandit veyahud hissedârlık bir şirkete terk ve ihâle olunmak sâniyen ma´denlerin işletmesi için lâzım gelen her nev´i makine ve kazan ve diğer her nev´i alât-ı fenniyeyi isti´mây ve işletmek için lâzım gelen her nev´i binâ inşâ etmek sâlisen mezkûr ma´denlerin işletmesi için bulundukları mahallerde her nev´i hafriyât icrâ etmeğe ve vesâ’it-i fenniye ile her nev´i kuyu açmağa iltizâm edecek şirketin hakk ve salâhiyeti olmak râbi´an ma´den kuyularından el-yevm seyelân eden neft ve bunlardan vâki´ olacak her nev´i ihrâcâtın iltizâm edecek şirkete ´âid ve râci´ olmak hâmisen mezkûr ma´denlerin işletmek vesâ’itini te’mînine ve ihrâcât ve nakliyâtın her nev´i tasalluttan vikayesine lâzım gelen mu´âvenet ve kuvve-i cebriyenin hükûmet-i mahalliyeden i´tâ olunmak sâdisen iltizâm edecek şirket tarafından beher sene için bedel-i iltizâm olmak üzere ber vech-i peşîn Hazîne-i Hassa-i Hûmâyûn Nezâreti’ne iki bin ´aded lirâ-yı Osmânî te’diye olunmak ve ma´denlerin işletmesi için şirketin inşâ edeceği binâlara lâzım gelen arâzinin şirkete meccânen i´tâ olunmaktan ´ibâret bulunduğu ve imtiyâz sûretinin şerâ’itine gelince evvelâ mezkûr ma´denlerin işletmek hakkının teşkîl olunacak bir Osmanlı Anonim Şirketi’ne devr ve ihâle olunmak sâniyen müddet-i imtiyâzın kırk sene veya ziyâde bir müddetle olmak sâlisen mezkûr anonim şirketi tarafından ber vech-i peşîn Hazîne-i Hassa-i Hûmâyûn Nezâreti’ne mezkûr imtiyâzın bedel-i maktû´-ı senevîsi olmak üzere iki bin ´aded lirâ-yı Osmâni te’diye olunmak ve imtiyâzın mezkûr bedel-i maktû´û ile şirketin kâffe-i masârıfının tenzîlinden sonra işletmekten vâki´ olacak temettü´attan birinci işletme senesinden onuncu senesine kadar yüzde on ve onbirinci seneden imtiyâzın hîn-i hitâmına kadar edilecek temettü´âttan yüzde yirmi Hazîne-i Hassa-i Hûmâyûn Nezâreti’ne´â’id ve râci´ olmak râbi´an bâlâda zikr olunan iltizâm sûretinin ikinci bendinden altıncı bendine kadar münderic mevâdd dahi imtiyâz sûretine dahi câri ve bâkiolmaktan ´ibâret idiği mehât-ı ´ilm-i ´âli-i nezâret-penâhileri buyûruldukta sûreteyn-i mezkûreteynden her ne tensîb olunur ise şerâ’itinin müzâkeresi icrâ olunarak ´uhde-i çâkirâneme takarrürü veya imtiyâzının i´tâsı zımnında iktisâ eden mu´âmelenin îfâ ettirilmesi istirhâm olunur ol bâbda ve her hâlde emr u fermân hazret-i men lehü’l-emrindir
fî 4 Rebi´ülevvel Sene 1311/ ve fî 2 Eylül Sene 1309
Galata’da Hobyar Hanında Dokuz numaralı odada mukîm teb´a-i devlet-i ´aliyye
Da´va Vekillerinden
A. Chrıstide (Hırıstidi) Efendi
Hırıstidi Efendi 14 Eylül 1893 tarihli başvurusuna yukarıda da görüldüğü üzere “Musul ve Bağdat havalisinde bulunan Hazine-i Hassa emlakı dahilindeki neft madenleri diye başlasa da”339, aslında bu tarihlerde Bağdat vilayeti dahilindeki petrol imtiyazı henüz alınmamış olduğundan buradaki Bağdat ifadesi belki de bölgeyi ifade etmek veya bu imtiyaza Mendeli petrol yataklarını da katmak amacıyla kullanılmıştır.
Hıristidi Efendi başvurusunda Musul’daki dört petrol kaynağını işletme teklifinde Hazine-i Hassa Nezareti’ne, iltizam veya imtiyaz olmak üzere iki farklı seçenek sunmuştur. İltizam suretiyle işletilebilmesi halinde şartlar, beş sene veya daha uzun bir süreyle bütün bu petrol madenlerinin haklarının kurulacak şirkete terk olunması; şirketin bu maden yataklarını işletebilmek için makine, gerekli aletler teminine ve her çeşit araştırma ve kuyu açma hakkına sahip bulunması; madeni işletmek için inşa edecekleri binalar için arazinin ücretsiz olarak şirkete verilmesi ve mahallî hükümetin şirketin kuracağı bu işletmenin güvenliğini sağlaması gibi hükümleri ihtiva ediyordu. Şirket her sene iltizam bedeli olarak Hazine-i Hassa’ya iki bin Osmanlı lirası ödeyecekti. İmtiyaz suretiyle işletilmesi halindeyse, madenlerin işletme hakkının kurulacak Osmanlı Anonim Şirketi’ne kırk sene veya daha uzun bir süre için devredilmesi, peşin olarak imtiyazın senelik maktu bedeli olarak Hazine-i Hassa’ya iki bin Osmanlı lirası verilmesi, şirketin yaptığı masraflar çıkarıldıktan sonra işletmeden sağlanacak kazançtan yani safi gelirden, ilk on senenin sonuna kadar % 10’unun, on birinci seneden imtiyazın sonuna kadar olan kısmında ise % 20’sinin Hazine-i Hassa’ya ödenmesini esas alıyordu. Bu imtiyaz seçeneğinde sunulan diğer maddeler, iltizam usulünde öne sürülenlerle aynı hükümleri içermekteydi. Hıristidi Efendi bu iki şekilden hangisi uygun görülürse, kendisinin talip olduğunu bu başvurusunda ifade etmekteydi.
Nezaret teklif ettiği maddeleri görüşmek için Hıristidi Efendi’yle masaya oturmak istemiştir; ama bu başvurudan da herhangi bir netice çıkmamıştır. Zira Hazine-i Hassa Nezareti’nin görüşme isteğini Hıristidi Efendi, Dicle ve Fırat nehirlerinde işlettirilmesi tasarlanan şirket için otuz bin lira sermaye bulmakla uğraşmasını gerekçe göstererek ve daha sonra tekrar başvuruda bulunacağını belirterek reddetmiştir. Ama Hıristidi Efendi hazineye bu konuda başka bir müracaat yapmamıştır.
Eserde ilk kez yayınlanan harita ve fotoğraflardanh bir kaçını görmek için fotogalerimizi kullanabilirsiniz...
< Önceki | Sonraki > |
---|