.

.

E-posta Yazdır PDF

Papazla Görüşme!

diyalogcu.jpgGenç adam sitesi  D.r. Emin Şimşek’in yazısından:

<<1953 Mayıs ayında , Müslümanlar ve Hristiyanlar arasında mütecaviz dinsizliğe karşı işbirliği temini için, İstanbul’da Patrik Athenagoras’ı ziyaret etmiştir. Istanbul'un 500. Fetih yıldönümünde gerçekleşen bu görüşmede, Bediüzzaman Hazretleri odasına girdiği zaman Patrik ayağa kalkarak hürmetle yer gösterir. Kendisine : “Hıristiyanlığın dini hakikîsini kabul etmek, Hazreti Muhammed'i peygamber ve Kur'anı Kerîmi de Kitabullah kabul etmek şartıyla ehl-i necât olacaksınız (kurtuluşa ereceksiniz) .” der. Papa: Kabul ettim, der. >>


 

YORUM:

Bu yazıda pek çok değinilmesi gerken husus var, (Mesela: Küfrün lideriyle kim adına görüşüyorsunuz, hangi hazırlıkla onun meclisine gidiyorsunuz? İslam birliği ve ulema şuranız var mı? Sizi temsilci kim seçti? Hangi hususlarda konuşacaksınız? Daha evvel islam alemindeki yüzlerce hatta binlerce muasırınız olan alimlerle görüştünüzmü? Bu soruların cevablarını başka bir yazıya bırakalım.);

ama biz asıl şuna değinmek istiyoruz; bir kişi kendisine karşı söylenen -Hazreti Muhammed'i peygamber ve Kur'anı Kerîmi de Kitabullah kabul etmek şartıyla- ehli necat olabilir mi?

Bu sorunun cevabını tabiiki fıkıh kitablarımızdan öğrenmemiz gerekmektedir. Mülteka şerhi Mecma-ul Enhur (Damad) isimli, Osmanlıda meşhur olmuş fetva kitabının -elfazı küfür- bahsini inceleyelim:

Mürted bahsinin sonunda: -Eğer mürted şehadet kelimesini adet üzerersöylese, daha evvelki itikadından dönmedikçe ona fayda vermez. Zira şehadet kelimesini söylemekle küfür kalkmaz.- Yani evvelki küfür sözünü red etmeli, sonra şehadeti söylemelidir.

Yahudi ve hıristiyan, -lâ ilâhe illellâh- demekle müslüman olmaz, ancak –Muhammedun resulullah- demedikçe. Dürer  de şu ifade var: Yahudi ve hıristiyan, bu zamanda bu iki kelimeyi (-lâ ilâhe illellâh Muhammedun resulullah-) söylemekle müslüman olduklarına hükmedilmez, zira bu sözün açıklamasını sorunca, şöyle derler: - Muhammed, sizin resulünüzdür- Bu ifade onların imanına delalet etmez, ancak üzerinde oldukları itikattan teberri etmeyi (eski itikadından uzaklaştığını) sözüne eklerse kabul edilir. Hıristiyan, -Eşhedu enlâ ilâhe illellah- dese ve hıristiyanlıktan beri olduğunu da söylese, yine müslüman olduğuna hükmedilmez, zira yahudiliğe girmesi ihtimali vardır. Çünkü yahudiler de bunu söylerler. Eğer –islam dinine girdim- sözünü de eklerse, ozaman ihtimaller yok olur ve islam olduğu kesinleşir. Aynı şekilde –ben müslümanım- dese, müslüman olmuş olmaz, zira bunun manası –hakka teslim oldum- demektir. Zaten her din sahibi kendini hak üzere zanneder. Ancak –senin gibi müslüman oldum- derse kabul edilir.

Bir kafir, bir müslümana –senin dinin haktır- dese, müslüman olmuş olmaz. 

Bakara suresinin 256. ayetinde, Elmalı Tefsirinde şu açıklamalar vardır: -Bundan dolayı, her kim tağuta, azgınlara veya azgınlıklara küfredip (inkâr edip), Allah'a iman ederse,- yani samimi bir kalb ile, "Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur." diyerek önce o tağutları kökünden siler, sonra da  -bütün varlığıyla Allah'a iman eder- ve dolayısıyla Allah'ın gönderdiği peygamberleri, Hakk'ın indirdiklerini tasdik ederse, o mutlaka en sağlam kulpa yapışmıştır ki, kopmak onun için değil.-  

 

Yani imanın yerleşmesi için, önce bütün küfür itikadlarından ve küfür itikadı sahipleri olan tağutlardan beri olunacak, hepsine küfredilecek ve red edilecek, sonra İman kalbe tam olarak yerleşecek. Böyle olursa asla kopmayan bir kulpa –sağlam bir ipe- yapışmış olur. Şimdi iyice incelersek, -kabul ettim- diyen bir papaz, neyi kabul etmiş, seni beni kandırmak için takıyye yaparak kabul ettiği nedir, onun üzerine nasıl hüküm vereceğiz. Allah katında necis olan bir kafiri biz mi temizleyeceğiz. Onlarda eğer gerçek samimiyyet olsa evvela kapalı tuttukları kin kapısını açarlar, hatalarından vaz geçerler. O kapıda bir islam büyüğünü asmadıkça kapıyı açmayacaklarını da açıkça ifade eden şu imansız heriflerin, neresiyle diyalog yapılacak, hangisine itimad edilecek. Onlar asla anlaşmalarına sadık kalmazlar ve kalmamışlardır. Fırsatı bulduklarında müslümanları öldürüp esir alırlar. Bosna-Hersek olayları gözümüzün önünde, niçin haksızlığa ve zulme dur demediler, papazlar niçin ayaklanmadı, mani olmadılar. Demekki hepsi aynıdır, küfür tek bir millettir, islamı ve müslümanları yok etmek için her türlü hileyi mubah görürler. Onlardan merhamet bekleyen ahmaktır, aklını peynir ekmekle yemiş zavallıdır. Allahu Teala ehli sünnet üzere islamı yaşamaya bizleri muvaffak eylesin, bid’at ve küfür ehline fırsat vermesin.

Yasal uyarı : Sitedeki sohbet, yazı ve resimler; üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan ve kaynak göstererek alınabilir.
Üzerinde değişiklik yapılması, ticari amaçla kullanılması hukûken yasaktır.