::Genc::Adam : O zaman Bekir Karlıağ Bey’in dedikleri ile mukayese edersek…..
Dr.Şimşek : Bekir Hocamız geneli ele almış , yani “tüm Hırsitiyanlar tüm Yahudiler tüm Budistler” demiş ki bu doğru değildir.
Peki doğru olan nedir ? Dediğim gibi kendisine İslami Tebliğ ulaşmamış , veya yanlış aktarılmış kimseler olabilir. Nitekim Bediüzzaman Hazretleri (Amelde Şafi , İtikatte Eşari olması münasebeti ile) 2.Dünya Savaşı sırasında yazmış olduğu mektubunda 15 yaşın altında ( baliğ olmayanlar) hangi dinden olursa olsun şehittir , 15 yaşın üstünde olanlar “eğer mâsum ve mazlum ise, mükâfatı büyüktür; belki onu Cehennem'den kurtarır.” diyerek bu hakikate parmak basmıştır !
EDİTÖR:
Bu gibi ifadeleri hayretle okuyoruz, yorum yapmamıza gerek yok, buna ikinci bin yılın müceddidi İmamı Rabbani k.s. cevap versin:
1.cilt 259. Mektubtan:
<<<Uzun müddet sonra, Hak celle sultanuhu'nun yardımı,
hidayet edici delil oldu, şu muamele çözüldü ve açıldı; şu cemaat ne cennette
ve ne de cehennemde ebedi kalmazlar, bilakis ahırette diriltildikten sonra
hesap yerinde suçları kadar ceza ve azab edilirler, haklar onlardan alınır,
sonra mükellef olmayan hayvanlar gibi mutlak yok ve sırf hiçbir şey yapılırlar.
Şu garib marifeti peygamber aleyhisselamalardan bir
gurubun huzurunda arzedince, hepsi onu tasdik edip kabul ettiler. İlim Allahu
subhanehu ve teala katındadır.
Peygamber aleyhisselamların açık tebliği
olmaksızın, Allahu teala'nın rahmeti ve acımasının mükemmel olmasıyla birlikte,
kendinde hata ve yanlış olma ihtimali cidden çok olan sırf akıl ile, Hak
subhanehu ve tealanın kulunun ebedi olarak cehennemde kalması ve azabının
sürekli olması ile hükmetmek (Maturide olduğu gibi), cidden bu fakire ağır
gelmektedir. Aynı şekilde şirk bulunmasıyla birlikte cennette ebedi kalacağı
ile hükmetmekte, bu fakire ağır gelmektedir. Bu durum Eş'ari Mezhebinde lazım
geldiği gibidir. Zira cennet ve cehennem arasında vasıta olmadığına
hükmedildiği için.
(İmamı rabbani k.s. itikatta müçtehid olduğunu bu
ifadesiyle anlatmış oluyor)
Doğrusu, geride geçtiği gibi, muhasebe ile haklar
alındıktan sonra yok edilecekleri, şeklinde bana ilham edilendir.
Bu, darul harbte ölen müşriklerin çocuklarının
hükmü hakkında, bu fakire göre aynı hükümdür. Zira cennete girmek, imana
bağlıdır. Ya asıl olarak veya tabi
olarak, islam diyarına tabi olarak olsa da. Zimmilerin çocukları
hakkında olduğu gibi.
Mutlak (ne asıl, ne tabi) olarak iman, onlarda
(darul harbteki müşriklerin çocuklarında) yoktur. Cennete ve cehenneme
girmeleri tasavvur edilemez. Ebedi olarak cehennemde kalmak, teklif sabit
olduktan sonra şirk koşmaya bağlıdır. Bu durum da, onlar hakkında yoktur. (Zira
buluğa ermemişlerdir.)
Onların hükmü, hesap için diriltildikten ve haklar alındıktan sonra yok edilen hayvanların hükmüdür. Bu, aynen resullerin fetreti dönemindeki, kendilerine bir peygamberin davet tebliği ulaşmamış müşriklerin hakkındaki hükümdür.>>>
[1] Fetret devri: Peygamber gelmeyen dönem. Bu dönem, İsa aileyhisselam ile peygamberimizin s.a.v. arasındaki kesinti dönemidir. Bunların hükmünde ihtilaf olunmuştur. İmamı Rabani k.s. ikinci bin yılın müceddidi olduğundan itikad konusunda içtihad edecek derecede olduğundan bu hususu yukardaki şekilde açıklamıştır.
Yani müşriklerin çocukları veya fetret devrindeki müşrikler cennetlik değildir, cehennemlik te değildir, toprak olup yok olacaklardır. Bu zamandaki ehli kitap veya afrikalı imansızlar, tebliğden haberdardır, papazları ve din adamları islamı kötülemekle onları bir şekilde islamdan haberdar eder. Ayrıca nefsi için araştırma yapan, her halde nasibi olsa imana kavuşabilir. Afrika çöllerinde yaşayan bir göçebe kabilesi, amerikadaki diziyi izlemek için göç takvimini ertelemiş, uydu yayınıyla diziyi izlemeyi bilen bir kabile, çölün ortasında dünyadan haberdar oluyorsa, başka yerlerdeki insanlar her halde haberdar olabilir. Mazur olmazlar.
< Önceki | Sonraki > |
---|