(İlim
taleb etmekle) Akıl nimetine, beden sıhhatine şükretmeyi niyet eder. İnsanların
kendisine yönelmesini, dünya malını elde etmeyi, sultan ve başkaları yanında
değer kazanmayı talep etmeye niyet etmemelidir.
<<İlim
tahsilinde sahih niyet olması için evvela akıl ve beden nimetine şükretmeyi
kastedmelidir. Zira bu ikisi ile ilmi elde eder. Elde ettiği ilmi, dinin aziz
olması, yaşanması için sarf etmelidir. İda-reciler katında veya halk nazarında
itibar kastıyla olursa, Allah’ın rızasını elde edemez.
İlmi,
nasihatleri ve okutması karşılığında bir şey talep etmemelidir. Ancak
alimlerin, imam ve müezzinlerin, müfti ve ders okutan müderrislerin geçimleri
için maaş almaları caizdir, zira onlar dün-yalık kazanmak için uğraşırlarsa
ilim zayi olur. Bu yüzden onların geçimini temin etmek müslümanlar üzerine
gereklidir.>>
Muhammed
İbni Hasen şöyle buyurdu: “İnsanların tamamı kölelerim olsa; hepsini azad
ederdim ve onların velayet haklarından uzak olurdum. Kim ilmin lezzetini ve
ilimle amel etmenin lezzetini tadarsa, az kere insanların katında (değerli
olan) şeylere rağbet eder.”
<<Akıllı
olan hikiki lezzeti bırakıpta şu geçici dünyalığa aldanmaz. Bütün insanların
velayet hakkı ile onlara varis olma hakkını bile terk eder.
İşta bu ümmetin alimlerinin
büyüklüğünü anlayalım, zira yahudi ve hıristiyan alimleri dünyalık elde etmek
için hakkı gizlediler, ayetleri değiştirdiler. Allahu Tealanın şu ihtarına
muhatap kaldılar:
وَلاَ
تَشْتَرُوا بِآيَاتِي ثَمَناً قَلِيلاً
“Ayetlerimi az bir ücret
karşılığında satmayın.” [1] >>
Üsdat
büyük İmam, Eş-Şeyh Kıvamuddin Hammad İbni İbra-him bin İsmail el-Ensari; Ebu
Hanife r.aleyhe yazdırdığı şu şiiri bize okudu:
“Kim ilmi
ahiret için taleb ederse, rüşd ve istikametten bir fazlu kereme nail olur.
Kullardan
ikram, değer talep etmek için ilmi taleb edenlere hüsran olsun.”
<<İlim
kişiyi cennette yüksek derecelere ulaştıran en büyük sebeb olunca, onu dünyalık
menfaat için kullanan kişiler ne kadar yazık etmiş olurlar. Zira dünyanın
tamamı bile, şu ilmin kazandırdığı ahıret sevabından bir kısmına denk
olamaz.>>
Ancak
makamı, emri bil-maruf ve nehyi anil münker için, hakkı geçerli kılmak için,
dini aziz etmek için, (yoksa nefsi ve hevası için değil) taleb ederse bu, emr-i
bil maruf ve nehyi anil münker yapacağı miktar için caizdir.
<<Emri
bil ma’ruf ve nehyi anil münker işi ancak ilimle olur. Bilmeyen kişi nerde neyi
konuşacağını kestiremez, hükümleri söyle-me sırasını düzenleyemez, kaş yapayım
derken göz çıkartır.
İlim
sahibi, bu işin ancak makam sayesinde olacağını düşü-nürde makam talep ederse,
bununla dini aziz etmeye fırsat bulacağı kanaatı kendinde hasıl olursa, o
miktarla kayıtlanarak makam elde etmesine cevaz verilmiştir. Buna binaen Ebu
Yusuf (Rahmetullahi Aleyh) kadılık vazifesini kabul etmiştir. Halbuki hocası
İmamı Azam (Rahmetullahi Aleyh) o vazifeyi almamak için hapise atılmaya bile
razı olmuştur. >>
Bu
hususta ilim taleb eden tefekkür etmeli, çünkü ilmi çok meşakkatle elde etti.
Onu fani, hakir, değeri az olan dünya için harca-mamalı.
<<Ahırete
nisbetle dünya çok az, hakir ve fanidir.
Şöyle
denilmiştir: “Ölmesi için çocuk doğurun, yıkılması için binalar yapın.”
Dünya
müslümanın hapishanesidir. Haberde şöyle geldi: Süleyman aleyhisselama cennet
şarabı getirildi ve ‘Bundan içersen ölümsüz olursun’ dendi. Süleyman
aleyhisselam da bütün ileri ge-lenlerle meşvere etti. Hepsi şarabı içmesini
tavsiye etti. Süleyman aleyhisselam
kirpi ile meşvere etti. Kirpi dediki: ‘Sakın içme, zira ömrün hapisanede uzar,
izzet içinde iken ölmek, zillet ve hapis içinde yaşamaktan daha
hayırlıdır.’
Süleyman aleyhisselam, ‘Güzel söyledin’ dedi
ve şarabın dökülmesini emretti. Denize dökülünce suyu tatlı oldu.
Dünya
hayırlı olsaydı bütün peygamberler hayatta kalırdı, halbuki kainatın Efendisi
bile ahırete göçtü. Ona kavuşmak için mutlaka ölmek gerekir, ancak hazırlanmak
şartıyla.
وَلَلآخِرَةُ خَيْرٌ لَكَ مِنَ اْلأُولَى
“Elbette
ahıret, senin için dünyadan daha hayırlıdır.” [2]
Bu ve
benzeri ayetler, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e gelmişken, bizlerin
dünyadan hiç ayrılmayacakmış gibi yaşaması, ahıret işlerine karşı duyarsız
olması ne manaya gelir?>>
Şiir:
Dünya
azın azıdır – ona aşık olan zelildir.
Kavmi
sihriyle sağır kör eder – onlar delilsiz hayrette kalırlar.
<<Peygamberimiz
(sallallahu aleyhi ve sellem) buyurur ki: “Dünyadan sakının. Muhammed’in
nefsi kudret elinde olan Allaha yemin ederim ki dünya, Harut ile Marut’un
sihrinden daha ileridir.”
Şöyle
denilmiştir: Dünyayı kocakarı suretinde gördüm, fakat o bakire idi. Ona dedim
ki: ‘Aşıklarının çokluğu ile beraber nasıl bakire kaldın?’ Dediki: ‘Gerçek
erkekler bana meyletmedi, bu sebeble bakire kaldım’
İlim
ehli, dünyaya rağbet etmediğinden onda Rabbisinin nuru parlar, onunla hakkı ve
batılı görür. Hakka tabi olup batıldan sakınır.
Peygamberimiz
(sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu: “Hiçbir kul dünyadan yüz çevirmez,
ancak Allah onun kalbinde hikmeti yeşertir, lisanı bunu söyler, ona dünyanın aybını ve hastalıklarını gösterir,
cennet yurduna onu salimen çıkartır.”
[1] Bakara suresi ayet: 41
< Önceki | Sonraki > |
---|