.

.

E-posta Yazdır PDF

Bakara, 103-105. Ayetlerin Tefsiri

kuran1.jpg

 

Bakara suresi, 103–104–105. ayetlerin mealleri:

103- Eğer onlar iman edip Allahın yasaklarından sakınsalardı, Allah katında elde edecekleri sevap daha hayırlı idi. Keşke bunu bilselerdi.

104- Ey müminler sakın peygambere, bizi gözet demeyin; bize bak deyin ve onu dinleyin. Kâfirler için elim bir azab vardır.

105- Ne kitap ehlinin kafirleri ve ne de puta tapanlar Rabbinizden size her hangi bir iyilik inmesini istemezler. Hâlbuki Allah, rahmetini dilediğine tahsis eder. Allah büyük lütuf sahibidir.

وَلَوْ أَنَّهُمْ آمَنُوا واتَّقَوْا لَمَثُوبَةٌ مِنْ عِنْدِ اللهِ خَيْرٌ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ 103 يَا أَيُّهَا

الَّذِينَ آمَنُوا لاَ تَقُولُوا رَاعِنَا وَقُولُوا انْظُرْنَا وَاسْمَعُوا وَلِلكَافِرِينَ عَذَابٌ أَلِيمٌ 104

مَا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَلاَ الْمُشْرِكِينَ أَنْ يُنَزَّلَ عَلَيْكُمْ مِنْ خَيْرٍ

مِنْ رَبِّكُمْ وَاللهُ يَخْتَصُّ بِرَحْمَتِهِ مَن يَشَاءُ وَاللهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ 105

Bakara Suresi 103- 105. Ayetlerin Tefsiri:

وَلَوْ أَنَّهُمْ آمَنُوا (Şayet onlar iman etseydiler) Rasülullah’a ve kitaba.

واتَّقَوْا (Sakınsaydılar) isyanları terk ederek Allahtan sakınsalardı. Allahın kitabını atıp sihirlere sarılmak ve onu nefislerine tercih etmek günahlarını işlemeselerdi.

لَمَثُوبَةٌ مِنْ عِندِ الله خَيْرٌ (Elbette Allah indindeki sevab, daha hayırlıdır)

مَثُوبَةٌ Kelimesinin nekre (belirsiz) olması, "Sevabtan az bir şey daha hayırlıdır" manasını ifade ettiği içindir. "Allahtan azıcık bir rıza çok büyüktür" ayetinde de bu mana ifade edilmiştir.

لَوْ Kelimesi burada temenni manasındadır. Yalnız mecazen imanlarını temenni etmek manası kast edilir.

لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ (Şayet bilseydiler) Allahın sevabının onların bulundukları şeylerden daha hayırlı olduğunu. Hâlbuki bunu bildiler, fakat ilimlerinin gereğini yaşamadıkları için onlar cahil sınıfına düşürüldüler.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لاَ تَقُولُوا رَاعِنَا وَقُولُوا انظُرْنَا (Ey iman edenler! "râina" demeyin, "unzurna" deyin) müslümanlar ilimden bir şeye kavuştukları zaman Rasülullah’a şöyle derlerdi: "Raina" bizi gözet ya Rasülullah, bize yumuşak davran ki onu belleyelim, onu anlayalım.

Yahudilerin ibranice ve süryanice bir kelimeleri olup onunla birbirlerine söverlerdi. Bu "Raina" kelimesi idi. Bu sözü Müslümanlardan işittiklerinde kendileri de onunla Rasülullah’a hitap etmeye başladılar. Onlar bu söz ile Rasülullah’a sövmek, ihanet kast edip surette tazim eder gibi görünürlerdi.

Bundan dolayı müminler bu kelimeyi kullanmaktan neyhedildiler ve bu ‘gözet’ manasını ifade eden başka bir söz "unzurna" kelimesini kullanmaları ile emredildiler. "Bizi gözet, bize mühlet ver." Manasındadır.

وَاسْمَعُوا (Dİnleyin) Resulün size ulaştırdığı sözleri güzel bir şekilde dinleyin. Hazır kulak ile huzur ve şuur ile bulunun ki ayrıca gözetilmeyi istemeye ihtiyaç kalmaz. İtaat ve kabulle dinleyin. Yahudilerin dinlemesi gibi yapmayın. Çünkü onlar "Dinledik, isyan ettik" dediler. Veya ciddiyetle dinleyin ki yasaklandığınız şeye geçmeyesiniz.

Rivayet edildi ki Sad İbni Muaz bu sözü onlardan işitince "Ey Allahın düşmanları, Allahın laneti üzerinize olsun. Nefsim kudret elinde olan Allaha yemin olsun ki eğer bu kelimeyi sizden bir kişiden Rasülullah için söylerken işitirsem elbette boynunu vururum" dedi. O zaman Yahudiler "sizde aynısını demiyor musunuz" dediler. Bunun üzerine bu ayet indi ve Müslümanları bu sözü kullanmaktan men etti.

وَلِلْكَافِرِينَ عَذَابٌ أَلِيمٌ (Kafirler için elim bir azab vardır) Rasülullah’a karşı gevşek davranan, söven Yahudiler için acıklı azab vardır.

مَا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَلاَ الْمُشْرِكِينَ (Ehli kitaptan ve müşriklerden olan kafirler  sevmezler) Yahudilerden dostluğu açıklayıp müminlere dost olduğunu izhar eden, kendilerini onlara dost zannedenleri yalanlamaktır.

Vedd: Bir şeyi temenni ederek sevmektir. مِنْ  Kelimesi, kafirlerin kısımlarını beyan ederek ehli kitaptan ve müşriklerden olduklarını izah eder.

اََنْ يُنَزَّلَ عَلَيْكُم مِنْ خَيْرٍ مِنْ رَبِّكُمْ (Rabbiniz tarafından olan bir hayrın sizin üzerinize indirilmesini) Buradaki مِنْ kelimesi hayrın umumiliğini ifade etmek için ziyade edilmiştir.

Mana: onlar nefislerini kendilerine vahiy edilmeğe daha layık görürler. Size vahiy geldiği için hased ederler. Ondan size bir şeyin indirilmesini, ilmin, yardımın gelmesini hiç istemezler.

وَاللهُ يَخْتَصُّ بِرَحْمَتِهِ (Allah rahmetini tahsis eder) Nübüvveti ile.

مَنْ يَشَاءُ (Dilediğine) Onu rahmeti ile tek yapar. Ondan başka sı ona rahmet edemez. Onu peygamber seçer, ona hikmet öğretir ve ona yardım eder. Allah üzerine hiçbir şey vacib değildir, kimsenin onda hakkı yoktur. Dilerse ihsan eder.

وَاللهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ (Allah büyük fazıl sahibidir) Bilindiki pey- gamberlik Allahın fazlındandır. Bazılarına nimet verilmemesi, fazlının darlığından değildir; belki dilemesiyledir.

"Allah" lafzının açıkça kullanılmasının, peygamberliği ihsan etmenin ancak uluhiyyet sahibine ait olduğuna işareti vardır.

Yasal uyarı : Sitedeki sohbet, yazı ve resimler; üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan ve kaynak göstererek alınabilir.
Üzerinde değişiklik yapılması, ticari amaçla kullanılması hukûken yasaktır.