RIZKIN
BOLLAŞMA SEBEBİ
Eğer onlar
Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden onlara indirileni (Kur'an'ı) doğru dürüst
uygulasalardı, şüphesiz hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından yerlerdi
(yeraltı ve yerüstü servetlerinden istifade ede rek refah içinde yaşarlardı).
Onlardan aşırılığa kaçma yan (iktisatlı, mutedil) bir zümre vardır; fakat
çoğunun yaptıkları ne kötüdür! (Maide Suresi 66)
Şayet onlar kendilerine indirilen Tevrat ve İncil’deki hükümlerle amel
etseydiler, sonra indirilen Kur’anı tatbik etseydiler, elbette bol bol rızıklanırlardı. Bu üç kitabın hükümlerinin aynı anda tatbiki
manasında değildir, ancak bü üç kitab ve diğer ilahi sahifelerin hepsindeki ana
hususlar ve itikadi hükümler aynıdır birbirleriyle ittifaklıdır, aralarında
ihtilaf yoktur. Ancak hükümlerin tatbikinde zamanlarındaki değişiklikler o
dönemle kayıtlı kalmıştır. Yeni kitab gelince eskisinin hükmü kalkmıştır.
Elbette Allahu teala gökten yağmur damlalarını
indirir, onunla yerde taneler ve bitkileri bittirirdi. Meyveleri çıkartırdı.
Yerden olan bereket, yerin bittirdiği mahsulün,
diğer yenilen şeylerin bolluğu manasındadır.
Katade şöyle der: Bu durumda, gök bereketini, yer
nebatını onlara verirdi.
Südiyy: Şayet kendilerine indirilenle amel
etseydiler, demiştir.
Mücahid: Tevrat’ın ikamesi; onunla amel etmektir.
Rablerinden kendilerine indirilen; Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem ve O’na
indirilen Kur’andır.
Üstlerinden yemeleri; Onlara yağmurun
gönderilmesidir. Ayaklarının altından; Onların ihtiyacı olan rızkın topraktan
bittirilmesidir.
İbni Abbas ra: Gökten indirilen rızıktan yerlerdi.
Bazıları derki: Bu ayetin manası, rızkın
bolluğudur.
Cin Suresi: 16: “Şayet doğru yolda
gitselerdi, onlara bol bol su içirirdik.”
Hak yol üzere istikametli olurlarsa ve
iman ederlerse, elbette üzerlerine bolluk verirdik.
Bunun zıttında: “Her kim Rabbisinin
zikrinden yüz çevirirse, onu zor bir azaba sokar…”
Yani şu Kur’andan yüz çevirirse, onu
dinlemekten yüz çevirirse, onunla amel etmezse, Allahu teala onu şiddetli /
meşakkatli azaba düçar eder. Bu, kendinde hiç rahat olmayan şiddetli azabtır.
Eğer onlar
Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden onlara indirileni (Kur'an'ı) … (Maide
Suresi 66)
Bu ayetin tefsirinde İbi Kesir şöyle der: Ellerinde peygamberlerinden
kalan kitapları ile, olduğu gibi, değiştirmeden bozmadan amel etselerdi,
elbette bu durum onları, Hakka ittibaya ve gereği ile amel etmeye götürürdü.
Zira kitabları kesin olarak Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e tabi olmayı
ve O’nu tasdik etmeyi açıklamaktadır.
Mukatil derki, Cin Suresi: 16: “Şayet doğru yolda gitselerdi, onlara bol bol
su içirirdik.” Bu ayet, senelerce
yağmuru men edilen Kureyş kafirleri hakkında inmiştir. Denildiki yedi sene
yağmurları kesildi.
Hazreti Ömer r.a. bu ayet hakkında: “Nerde su bulunursa orda
mal bulunur, mal nerde olursa orda fitne olur.” Demiştir.
Büyüklerden bir topluluk ta buna benzer olarak şöyle demişlerdir:
Vallahi Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabı, söz dinlerlerdi, itaat
ederlerdi, onlara Kisra’nın, Mukavkıs’ın, Kayser’in ve Necaşi’nin hazineleri
feth edildi, onlarla fitnelendiler ve imamlarına karşı dikildiler ve ölümüne
sebeb oldular. Yani halife Osman r.a.
Razi Tefsirinde şöyle der: Bilki Yahudiler, Muhammed sallallahu
aleyhi ve sellem’i yalanlamakta ısrar edince, onlara şiddet ve kıtlık isabet
etti. Öyleki şonunda şöyle dediler: “Allahın eli bağlıdır.” Allahu teala onlara bildirdiki, şu küfrü
terk ederlerse, bolluk ve genişlik haline dönüşeceklerdir.
« إن الرجل ليحرم
الرزق بالذنب يصيبه »
“Kişi elbette kendine isabet eden günahı sebebiyle rızıktan mahrum
edilir.”
Demekki kişiye isabet eden sıkıntı ve meşakkatler, suçlarının
uğursuzluğundandır, yoksa Feyyaz olan mevlamızın feyzi akıtmasındaki
noksanlıktan değildir.
< Önceki | Sonraki > |
---|