.

.

E-posta Yazdır PDF

Ehli sünet olana tavsiyeler.....

cami10.gif                                <<Erkeklerin takke sarık sarmayıp başları açık gezmeleri mürüvvetlerini, heybetlerini gideriyor. İhtiyar adam başı açık geziyor, niçin? Avrupa’ya uyacak. Sen İslam’ın şeklini bırak, beğenme, Müslümanlığı da kimseye bırakma. Bir kimse lisanı ile Müslüman kabul edilseydi, alırdı eline tesbihi; “Ben Müslüman’ım, ben Müslüman’ım” der, Müslüman olurdu. Müslüman demek: Rabbinin emirlerine, farz, vacip, sünnet, ne varsa hepsine tam manasıyla boyun eğen demektir. Mevla Teala’nın düşmanlarından kaçıp dostlarının halleri ile hallenen demektir. Çok dikkatli itinalı Müslüman olalım, dikkatli Müslüman olursak İslamiyet gelir. Avrupa’nın modalarına uymak, onlara uymak demektir. Onların şekli üzere entari giymek, onların sözünü tutmaktır. Bu ise haramdır. İnsan düşmanına itaat etmez, muhalefet eder.>>>     


EDİTÖR:

Yukarki sözler, malumunuz Mahmud Efendi Hazretlerine k.s. aittir.

Bu sözlerin ışığı altında biraz düşünürsek, ne kadar noksan olduğumuzu, kusurlar içinde yüzdüğümüzü, hatalarımızı gayet normal gördüğümüzü anlarız. Hatta bunları belki de hata kabul etmeyiz, ne yapalım bu zamanda böyle olur, deriz. bazıları da "Bu gün peygamberimiz s.a.v. gelse kravat takar pantolon giyer t.v lere çıkardı" gibi saçma sözler söylemektedir.

Bu kişilere soralım: Gerçekten ehli sünnet itikadını ve ameli salihi kabul ediyormusunuz?

Cevab: Evet.

O halde ehli sünnete göre keramet haktır, Alimler ve Allah dostları müslümanların önderidir, söz söylem yetkisi herkesten fazla evvela onlara aittir. Onların en seçkini olan zamanımızın müceddidi ve irşad kutbu olan Mahmud Efendi Hazretleri bizden ne istiyor? İlim amel ihlas kaznın Kur'an ilimleri okuyun bolca zikredin sünneti ihya edin. Bu ve diğer tavsiyeleri, Allah ve resulünün emrettiği hususlar değilmi? Evet. Peki neden tatbik etmeyiz veya saldırıda bulunan siyonist basına kanıp, şu Allah dostudan uzak dururuz? Cevab yok.

Aslında cevab belli: Nefsimize uymuşuz, başkasına tabi olmak işimize gelmiyor. Eğer tabi olsak, hanım ne der, ana baba ne der, milet ne der yetkililer, amirler ne der gibi korkularla nefsimizin hoşuna gidene uymuşuz.

Bu hastalığımızı genelleştirdiğimiz zaman, islamı yaşayacağız ama avrupa amerika ne der? Müsaade etmezler, sözünü duymaktayız. Şayet Gazzeliler de bizim gibi israil ne der, aman onlara karşı durmayalım, deseydiler şimdi belki de on binlercesi helak olacaktı. Demek ki bir şeyi elde etmek, şerefle Allaha kul olmak için candan maldan yardan geçmek lazım, Alah dostuna uymak lazım. Kurtuluşun kapısı içimizde olduğu halde avrupa, amerika kapılarında dolaşmamak lazım, tevbe eden kazanır. Değilse "Çalışmış, yorulmuş." gayreti boşa gitmiş azarlananların helakine düşer.

Düşmana benzemekle, onlara tebliğ etmiş olmayız. Aksine onlardan farklı olan hayatımızı, onlara tanıtmalıyız ki onlarda farkı anlayıp islama gelsin. Eğer onlar seni de kendi gibi görürse, zaten seni küçük göreceğinden onun üstüne faziletin olmaz, cezbeden bir yönün olmaz.

Şayanı dikkattir ki, Fatih çarşamba da bir kaç camide ezanlar minareden bizzat müeezinin şerefeye çıkmasıyla okunur, hoparlör kullanılmaz. Bir gün sabah namazına giderken islam ülkesinin birinden gelen bir müslüman ezanın minareden okunduğunu görünce hayretle baka kaldı ve son derece memnuniyyetini ifade etti. Başka bir gün öğle üzeri turistler ezan okuyan müezzini görünce resmini çektiler.

Filim çeviren aktörler sakal sarık takmışlar cbbe giymişler, bir de gerçek sakallı sarıklıları görünce, bakın bakın işte gerçekleri burda biz sahtesiyiz, diyerek hakikati ifade ettiler.

Evet netice kıyafet deyip geçmeyelim, bizi şahsiyyetimizi kimliğimizi ifade eden kıyafettir resmimizdir. Resmimiz kainatın Efendisine s.a.v benzesin, dostlarına benzesin. Avrupalıya benzemesin.....

 

Yasal uyarı : Sitedeki sohbet, yazı ve resimler; üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan ve kaynak göstererek alınabilir.
Üzerinde değişiklik yapılması, ticari amaçla kullanılması hukûken yasaktır.