İslâm Ümmeti içinde Sûfiyye-i Aliyye’nin
’âlimi ve ’avâmıyla hemen hemen hepsinin, Tefsîr, Hadîs, Fıkıh ve Akâid âlimlerinin de bir nicelerinin yapa
geldikleri Râbıta ameli var. Bu amelin, zamânımızın kimi ilim adamı pozlarındaki câhil
edebsizle rince ve onların yollarından giden sürülerce şirk olarak i’lân
edildiğini işitiyor ve okuyo ruz. Bunlar esâsen cevâb vermeye bile değmeyen
sefîhler iselerse de, şeytânî vesve seleriyle aldatıp kandırdıklarına ve de
sâmîmî kimselere faydası olur düşüncesiyle bu makâlede bahsi geçen mevzû’u
incelemek istiyoruz. Ve billâhi’t-tevfîk…
Râbıta Ne
Demektir?
Lüğatta Râbıta; Râbıta, rabt eden, bağlayan şey demektir. Râbıta,
ulka ve vuslat demektir.[1] Ulka ise……
ve ilişik’e (yani alâkaya) denir. benim
şu malda ulka’m, ya’ni alâkam var dersin.[2] Taallük, bağlantı, tutunulacak şey.[3] Vuslat: Ulaşmaklık, ittisâl
ma’nâsınadır.[4]
Şu hâlde, Tâcü’l Arûs sâhibi Zebîdî’ye göre Râbıta, İlişik, alâka, ulaşmaklık ve ittisâl/bitişmek demektir.
Istılâhta Râbıta: Tasavvuf ıstılâhındaki Râbıta,
değişik çeşitleriyle, farklı farklı ta'rîf edildiyse de, bizim üzerinde
duracağımız çeşidi ve onun ta'rîfi şudur: Râbıta, bir mürîdin, fenâ fillâh’a[5]
ulaşmış mürşid-i kâmilinin rûhâniyetiyle beraber, (kalbiyle) ondan yardım
istemesinden ve sûretini kalb gözünün önüne getirerek hayâl etmesinden ibarettir.[6]
[1] Tâcü’l-Arûs:
10/262
[2] Âsım
Efendi, Kâmûs Tercümesi: 3/659
[3] Mısbâh:
462
[4] Ahterî:
VSL maddesi.
[5] Allah’ın razı olduğu şeylerde yok olma mertebesine
varmış. (İmâm Rebbânî:
Mektûbât:1/102-103)
< Önceki | Sonraki > |
---|