.

.

E-posta Yazdır PDF

HÜSEYİN AVNİ DEN NAKİL

kitap01.jpg

Guraba mecmuasından/ H: Avni Hocanın makalesinden bir kısım

Hindistan ve pakistan bölgesindeki mezhebsizlik cereyanları hakkında: 

A’zami, Mezhebsizlerin, dünya menfaati için, İngilizlerle beraber olup, İslâm cihâdına karşı nasıl bir tavır takındıklarını, değişik değişik işlerle sömürgecilerin menfaatine nasıl hizmet ettiklerini ve Müslümanların istiklâl harbi hareketine nasıl zarar verdiklerini aşağıda gelecek altı merhale ile ( kısaca) şöyle izah ediyor:

Birincisi: Önce, bu cihâdın İslâmî bir cihâd olmadığı ve Hindistan’ın (İngiliz işgaline rağmen) güven ve selâmet yurdu olduğuna, İngiliz Hükümeti maslahatı aleyhine olacak herhangi bir hareketin, Hükümet ile yapılan anlaşma ve sözleşmeyi bozmaktan başka bir şey olmayacağına ve Dînce yasak olacağına dair, geniş bir duyuru yaptılar...

İkincisi, bu düşünceyi, talebeleri vasıtasıyla değişik memleketlerin köşelerine bucaklarına yaydılar. Bu hususta fetvâlar vererek, Müslümanları cihâd hareketine katkıda bulunmaktan menettiler.[4]

Üçüncüsü: İngiliz Hükümetiyle gizli ve açık bağlantılar kurarak, onları, cemaatlerinin Hükümetin dostu oldukları ve onlara yardımda asla gevşeklik etmeyecekleri hususunda iknâya çalıştılar.

Dördüncüsü: Mücahidler hakkında, onlar, kötü, bozguncu ve terörist kimselerdir, dediler.

Beşincisi: İnsanlar arasında, İngiliz Hükümetinin, Müslümanlar için bir rahmet olduğunu yaydılar.[5]

Altıncısı: Müslümanların arasına, güçlerini zayıflatacak ve cihâd hareketlerine tesir edecek ayrılık tohumlarını ektiler.[6] Sömürgeciliğe takviye bir hizmet edip, Müslümanların gücünü kırmakta ve mağlup olmalarında sömürgecilere büyük faydaları oldu.

A’zami, bunları kendinin uydurmadığını, aksine şu Üç Büyük Kutuplarının (ordaki mezhebsizlik cereyanının liderleri ) fetvâlarından aktardığını söylüyor ve şu nakilleri yapıyor ( kısaltarak):

<<<Oradaki bu Mukallid Olmayanlar, Ehl-i Hadîs, yâhud Selefiler veya Vehhâbîler’ yahud da Mezhebsizler’ hareketinin başı, Sıddık Hasan Han el-Kınnevcî, ikinci adamı, Seyyid  Miyan Nezir Hüseyin Ed- Dihlevî, üçüncüleri de  Şeyh Muhammed Hüseyin El-Betalevî’dir.>>>

Sıddık Hasan Han, meşhur kitâbı, Tercümân’ul Vehhâbîyye’de şöyle diyor:

“Bûfâl Vâlileri, daima mezheb hürriyeti (Mezheblerden kurtulmak) için çalışmaktadırlar. İngiliz Hükümetlerine karşı savaşan ve onu sevmeyen, ancak,  Mezheb hürriyetine buğz edenler, dededen babaya miras olarak intikal eden Mezheble bağımlı olanlar olabilir.” (Sh: 5)

Revâçta tutulan mezheblerden kurtulmamız, İngiliz Devletinin kanunlarıyla istenen şeyin ta kendisidir.”  (S: 20)

“Müslümanların, Hükümete muhalefeti caiz değildir. Şu anda, Hindistan’ın mevcud olan hali, Müslümanların, Hindistan’ın selâmet ve emniyet memleketi ve Dâr’ul-İslâm/İslâm Ülkesi olmasından şübhe etmelerini mübah kılmaz.”[7]

A’zami, burada şöyle bir not düşüyor:

Hindistan’ın, Dâr’ul-Harb olduğuna fetvâ veren ilk kişi, Hanefî Muhaddis Şah Abdulaziz el- Dihlevi’dir. Bu, bardak taştığı, Müslümanlar Hükümet tarafından şiddetli bir zulüm değirmeni altında öğütülmeye başlandığı, İslâm şiarlarının serbestçe yerine getirilmesi engellendiği vakitte oldu.

Editör:

Yazının tamamı, Guraba Dergisinin son sayısındadır. 

Yasal uyarı : Sitedeki sohbet, yazı ve resimler; üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan ve kaynak göstererek alınabilir.
Üzerinde değişiklik yapılması, ticari amaçla kullanılması hukûken yasaktır.