Ayağı Mesh
<<<Kuranda bahsedildiği gibi "yüzünüzü ve
ellerinizi dirseklerinize kadar yıkayın, başınızı ve ayaklarınızı mesh
edin(yada yıkayın)" ayetine uyarak abdest alabilir miyiz?
Aziz mümin, bu okuyuşun ikisi de meşhur ve makbul
kıraattır. Benim buna hayır demem
haddimi bilmemezlik olur. Taberi sünne sahibi bir imam
olduğu halde mesh etmek farz yıkamak sünnettir der. >>>
Bu cevabta üç mesele vardır.
1- Bu okunuşların ikisinin tefsirlerimizdeki durumu !!!
2- Bu hususta geçerli fetva nedir?
3- Taberinin böyle bir sözü varmı veya ne söylemiştir,
nekadar geçerlidir?
Evvela ayeti kerimeyi zikredelim: Maide suresi:6
“Ey iman edenler! Namaza kalkmayı murad ettiğiniz zaman
(abdestiniz yoksa), yüzlerinizi ve ellerinizi dirseklerle birlikte yıkayın,
başınıza mesh edin, ayaklarınızı da ka’blarına (yan topuklara) kadar yıkayın…”
Burda söz konusu ihtilaf: (وَأَرْجُلَكُمْ إِلَى الْكَعْبَيْنِ) –erculekum- lafzının okunuşu hakkındadır. Lam harfinin fethası ile veya kesresi ile okunmuştur.
{ وَأَرْجُلَكُمْ إِلَى
الكعبين } بالنْصب عطفاً على ( وجوهَكم )
Erculeküm
lafzı, vucuheküm üzerine atfedilerek nasb okundu. Bunu yaygın sünnet, ashabın
ameli, imamların ekserisinin sözü ve tahditlenmesi kuvvetlendiriyor. Zira mesh, mahdut –sınırlanmış- olarak
bilinmedi. Cerr okunması cerri civar kabilindendir ki Kur’anda bunun benzeri
çoktur.
{ عَذَابَ يَوْمٍ
أَلِيمٍ }
Elîm lafzı, azabın sıfatıdır ve onun gibi nasb okunması
gerekir fakat bu kıraatta evvelindeki yevm lafzına yakınlık sebebiyle cer
okunmuştur. Yani elim –acıklı- azab demektir.
وقرىء بالرفع أي وأرجلُكم مغسولةٌ Üstelik
ercul lafzı ref olarak –erculukum- şeklinde de okunmuştur. Takdiri:
Ayaklarınız, yıkanmıştır. >>>
Bu
zikrettiğimiz bütün tefsirlerde aslolan nasb kıraati olduğudur. Cer okuyanların
hiç birisi mesh edileceğini de söylememiştir, ancak malum yeni müçtehidin
dediği Taberi r.a. ve alimlerimizin beyan ettiği şia taifesi. Acaba yeni
müçtehidimiz gerçekten Taberi’yi mi yoksa şia yımı taklit etmektedir. Benim kendi
görüşüm diyemez, zira aldığı yer belli. Kişi dört mezhebin fıkhı açıklamasından
sonra artık –benim görüşüm- diyemez,
derse yalancıdır, zira görüşü dediği şey ya o dört mezhebin imamalarının birinin
sözüdür veya bid’atçı olan, cemaatten ayrılan bir muhalif alimin sözüdür, yani
kendi sözü değildir. Bu yenilerin fetvalarını çok zamandır takip ediyoruz,
hepsinin ortak yönü, ehli sünnetin cumhuruna muhalif bir görüş nerde varsa onu
alıp yeni bir söz gibi takdim etmeleridir. Bununla sanki yeni bir ekol mezheb icadına
kalkmışlar ama geç kalmışlar, zira evvelki sapıklar bu işi çoktan denediler de
muvaffak olamadılar. Bu tespitimize karşı çıkanlar kendilerine açık delileri
gösterdiğimiz zaman kabul edeceklerse buyursunlar!!! Yok, 'kendi kafamıza göre
gidiyoruz' derlerse, o zaman niçin milleti aldatıyorsunuz, neden evvelki
imamlara dil uzatıyorsunuz -anlamadılar, bilemediler- gibi sözlerle itham
ediyorsunuz!!!
Taberi Tefsirinde şöyle der: Ebu Cafer derki, bu ayetin
okunuşunda kurralar ihtilaf etti. Hicaz ve Irak kurrasından bir topluluk nasb
olarak okudu. Mana: namaza kalktığınızda….ayaklarınızı da yıkayın… Burada sonra
gelen ayaklar lafzı, mana itibarıyla takdim edilir böylece emir ayakların
yıkanması olur, mesh edilmesi değil.
Bu kıraati savunanların hadisi şeriflerden delilleri: Ebi
Kılabe’den rivayet edildiki adamın biri namaz kıldı da ayağının üzerinde
tırnak mevzısı (kadar yıkanmamış yer) açık idi, namazını bitirince Ömer r.a.
ona dedi ki: Abdestini ve namazını iade et.
(11447)
İbni Mes’ud’dan rivayet edildi: şöyle dedi: Parmaklarınızın
arasını su ile hilalleyin ki, onları ateş hilallemesin. (11448)
Muğire ibni Huneyn’den, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem
abdest alan birini gördü, o kişi ayaklarını yıkıyordu. Buyurdu: Bu şekilde (yıkamakla)
emredildim. (11449)
Mus’ab ibni Sa’d şöyle derdi: Ömer ibni Hattab r.a. abdest alan bir cemaat gördü de şöyle dedi: Hilalleyin. (Parmak
aralarını yıkayın) (11450)
Hammad’dan, İbrahim’den; “Ayaklarınızı da yıkayın…” ayeti
hakkında şöyle dedi: Emir, ayakları yıkamaya döndü. (11457)
تفسير الطبري - (ج 10 / ص 56
Sudiyy, şu ayet hakkında dedi:
Yüzlerini yıkayın, ayaklarınızı yıkayın, başlarınızı mesh
edin. Bu, takdim ve te’hirdendir. (Yani, lafız
sonra geldi fakat hüküm öncedir.)
A’meş’ten, şöyle demiştir:
Abdullah’ın (ibni Mes’ud) arkadaşları, bu ayeti şöyle okurlardı:
“ve erculeküm- ayaklarını yıkarlardı. (11466)
Haris’ten, o da Ali’den şöyle dediğini rivayet etti:
Topuklara
kadar ayaklarımı yıkarım. (11467)
Ebi Abdil Hayr, babasından rivayetle, şöyle demiştir:
Ali’yi gördüm abdest alyordu ve ayaklarının üzerini yıkadı. Ve dedi: Şayet
ben Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i, bu şekilde yaparken görmeseydim,
ayağın altının, (yıkamakta) üzerinden daha layık olduğunu zannederdim. (11468)
تفسير ابن كثير - (ج 3 / ص 50)
Sonra başını mesh etti, sonra ayaklarını topuklara kadar
üç kere yıkadı.
وقوله: { وَأَرْجُلَكُمْ إِلَى الْكَعْبَيْنِ } قُرئ: { وَأَرْجُلَكُمْ }
بالنصب عطفا على { فَاغْسِلُوا وُجُوهَكُمْ وَأَيْدِيَكُمْ }
Ayet nasb ile okundu.
عن عِكَرِمة، عن ابن عباس؛ أنه قرأها: { وَأَرْجُلَكُمْ } يقول: رجعت إلى
الغسل.
İkrimeden, o da ibni Abbas’tan şöyle
rivayet etti: Ayeti –ve erculeküm- okudu ve dedi: yıkamaya döndüm.
وروي عن عبد الله بن مسعود، وعُرْوَة، وعطاء،
وعكرمة، والحسن، ومجاهد، وإبراهيم، والضحاك، والسُّدِّي، ومُقاتل بن حيان،
والزهري، وإبراهيم التيمي، نحو ذلك.
Şurda ismi sayılan 11 zattan bunun
aynısı rivayet edilmiştir. Yani, ayakları yıkama hükmü.
Şu kıraata göre, zahiren ayakların
yıkanması vacibtir. Selef te bunu demiştir. Bundan dolayı yıkamakta tertibe
giden gitmiştir. (Şafii gibi tertib vacibtir demiştir.) Bu söz de cumhurun
görüşüdür. Buna Ebu hanife muhaliftir. Zira tertibi şart koşmamıştır. Hatta
önce ayaklarını yıkasa, sonra başını mesh etse, sonra ellerini ve yüzünü yıkasa
bu caizdir. Zira ayet, şu azaların yıkanmasını emretmiştir, orda bulunan –vav-
harfi, tertibe delalet etmez.
تفسير القرطبي - (ج 6 / ص 91)
Kurtubi
Tefsiri:
Ebu
Davud’un Munassaf’ında Osman r.a. hadisinde: Kendisi ayakların yıkadı da: Nerde
abdestten soranlar? Dedi. İşte, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i böyle
abdest alırken gördüm, dedi.
-ve
erculeküm- Nafi’, ibni Amir, Kesaî, nasb ile okudu. Velid ibni Müslim’in
nafi’den ref ile –ve erculuküm- şeklinde okuduğunu rivayet etti. Buda, Hasen,
A’meş ve Süleyman’ın kıraatıdır. İbni
Kesir, Ebu Amr ve Hamza, cer ile –ve erculiküm- okudu.
Bu
kıraatlar gereğince, sahabe ve tabiin ihtilaf etti. Nasb okuyan, ayakların
yıkanmasına hükmetti, mesh olmaz dedi. Bu, cumhurun ve tüm alimlerin görüşüdür,
bu Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in fiili ile sabittir. Muhakka bir
topluluk gördü de yüksek sesiyle nida etti: “Ateşten olan topuklara veyl
–yazık- olsun, abdesti tam yapınız.”
Bu izahtan
sonra; Allahu teâlâ bu ikisi hakkında bir sınır tayin etti ve –ka’beyne kadar-
buyurdu. Eller hakkında da –dirseklere kadar- buyurmuştu. Bu husus,
yıkanmalarının vucubuna delalet etti.
Cer
okuyanlar, amili -bâ- harfi cerri
yaparlar. İbni A’rabi derki: Alimler ayakların yıkanmasında ittifak ettiler,
bunu red edeni bilmiyorum, ancak müslümanların fukahasından Taberi,
diğerlerinden rafiziler –şia- Taberi,
cer kıraatına yapıştı.
تفسير البيضاوي - (ج 2 / ص 49)
“Ayakları topuklarıyla birlikte
yıkayın” kavlinde,
Nafi’ ibni Amir, Kesai, Ya’kub ve Hafs –nasb- ile okudular. Diğer kurra –cer-
ile okudu. Nasb ile okuyanlar, -eydiyeküm- lafzına atfederler, mana: Ayaklarınızı
da yıkayın şeklinde olur. Yaygın sünnet, ashabın tatbikatı ve imamların ekserisinin sözü bunu
kuvvetlendiriyor. Ayrıca sınır getirilmesi de, zira mesh etmekte sınır olmaz.
Diğer
kurra cer okumuştur. Buna cerri civar denir. Bunun benzeri Kur’anda çoktur.
Mesela:
Kur’andan:
{ عَذَابَ يَوْمٍ أَلِيمٍ } { وَحُورٌ عِينٌ }
Şiirden: جحر ضب خرب
Cer
okumanın faidesi, ayaklara su dökerken iktisatlı olmalı meshe yakın şekilde
yıkamalı (israftan sakınmalı)
Ayrıca
–ref- ilede okunmuştur ve yine ayakların yıkanması manasındadır.
تفسير النسفي - (ج 1 / ص 276)
{ وَأَرْجُلَكُمْ إِلَى الكعبين } بالنصب : شامي ونافع وعلي وحفص
Mana:
Yüzlerinizi ve ellerinizi dirseklere kadar yıkayın, ayaklarınızı ka’b
–topuklar- a kadar yıkayın. Başlarınızı mesh edin. Takdim ve te’hir
üzeredir. Diğer kurra cer ile okudu.
Zira ayaklar yıkanan üç aza arasındadır, üzerine su dökülerek yıkanır. İsraf
zannı mahalli olduğundan _cer okunması takdirince- mesh edilen başa atfedildi,
lakin ayaklara su dökmekte iktisad üzere –israf olmaması- tenbih edildi.
–Ka’beyne kadar…- lafzı ile gaye
–mesafe- bildirildi ki, zannedenin zannı ile mesh edilmesi anlaşılmasın, zira
mesh işinde şeriatımızda gaye –mesafe- konulmaz.
Cami
ulum’da derki: cerri civar olarak mecrurdur. Muhakkak sahih haberde şöyle
geldi, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ayaklarını mesh eden bir topluluk gördü
de şöyle buyurdu: “Ateşten olan topuklara veyl/yazık/azab olsun”
Ata’
dan şöyle rivayet edildi: Allah’a yemin olsun ki, Resulullah sallallahu aleyhi
ve sellem’in ashabından hiç kimseyi bilmem ki ayaklarına mesh etsin.
Bu
azaların yıkanmasının emredilmesi, onlara bitişen kirlerden temizlenmesi
içindir, zira ayaklar ekserde açıktır. Namaz Allahu teâlâ’ya hizmettir, onun
huzurunda kirlerden temiz olatak durmaktır. Bu şekilde olması tazime daha
yakındır. Bu yüzden denildi ki: Kişinin en güzel elbisesi ile kılması, başında
sarıkla kılması, başı açık kılmasından daha efdaldir, çünkü bu, tazimde daha
mübalağalıdır.
تفسير النيسابوري - (ج 3 / ص 132)
Cumhurun
–nasb okunmasında- delili: Ayakların yıkanması hakkında varid olan haberler
–hadisi şerifler- dir. Ayrıca ayakların yıkanmasındaki farz miktar, ka’beyne
kadar sınırlandırılmıştır. Sınırlama işi, ancak yıkamakta olur, mesh etmekte
olmaz. (Mesh işinde, sadece ıslak elle dokunmak vardır)
Cerr
kıraati, suyun dökülmesinde iktisadlı olmaya tenbihtir, zira ayaklar suyu
dökmekle yıkanır, bu durum israf zannı mahallidir.
Editör:
Yazımızın devamı var. İkinci kısmında fıkıh kitablarımızın fetvalarını zikredeceğiz.
< Önceki | Sonraki > |
---|