Peygamberimizin Busra
valisine gönderdiği elçisi şehid edilince üç bin kişilik bir ordu hazırlayıp
Mute’ye gönderdi.
Ordunun üç kumandanını sıraya koyan Peygamberimiz, üçü de ölürse
müslümanlar herhangi birini seçsinler diye emir buyurdu.
Üç bin kişilik islam ordusu Rumlardan olan bu büyük kalabalık karşısında
yenilir gibi oldu. Üç kumandan da şehid edildi.
Sonra müslümanlar Halid
bin Velid’i harb yeteneği yüksek olduğu için kumandan seçtiler.
Ordunun başına geçen Halid (r.a), üstün harb bilgisiyle düşmanı
hezimete uğratıp geri çekildi. Bu savaştan sonra Halid’in lakabı ‘Seyfullah’ (Allah’ın
kılıcı) olmuştur.
Hudeybiye anlaşması yapıldığı zaman Huzaa kabilesi müslüman ların,
Beni Bekir kabilesi de Kureyş’lilerin himayesine girmişti.
Eskiden beri aralarında anlaşmazlık bulunan bu iki kabile, bu defada
kavga ettiler. Beni Bekir kabilesi Kureyş’lilerin desteği ile Huzaa
kabile sinden yirmi üç kişiyi öldürdü.
Huza kabilesinden bir kaç kişi Peygamberimize gelerek yardım
iste diler.
Kureyş’liler Beni Bekir’le, Huza kabilesine saldırdıkları için
Hudeybiye anlaşması bozulmuş oldu. Anlaşmayı bozduklarını anlayan Kureyş’liler
yaptıklarına pişman oldular fakat fayda vermedi.
Öte yandan Peygamberimiz sıkı bir şekilde hazırlık yapıyor,
kimseye nereye gidileceğini bildirmiyordu.
İslam’a giren bütün kabileler Medine’ye akın ettiler. On bin
kişilik bir ordu ile Mekke’ye doğru yola çıkıldı. Kureyş’liler her şeyden habersizdiler.
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Merruzzahran mevkiine
geldiğinde on bin ateş yaktırdı ve gelişini bu ateş şöleniyle Kureyş’lilere
bildirdi.
Kureyş’lilerin lideri Ebu Süfyan gelenin kim olduğunu anlamak için
gittiğinde devriyeler tarafından yakalanarak Allah Resulü’nün huzuruna
çıkarıldı. Kılıç korkusu ile de olsa iman etti ve ashab oldu.
Bundan sonra Mekke’ye
giren Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) hiç savaşmadan Mekke’yi feth etti.
Mekke’nin fethinden sonra Hevazin kabilesi putlarının yıkılma-ması
için Peygamberimiz’le savaşmak üzere hazırlandılar.
Bu haber, Peygamberimiz’e (Sallallahu aleyhi ve sellem) ulaşınca 12 bin kişilik
bir orduyla Huneyn’e hareket ettiler.
Düşman pusu kurduğu için ilk anda hezimete uğrayan müslü-man
askerlerin manevi dengeleri sarsıldı. İçlerinde daha yeni inanan-lar olduğu
için cahilce laflar edip dağılmaya başladılar.
Dağılan askeri toplayan Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve
sellem),
düşman
üzerine şiddetli bir hücum edince kafirler dağılıp kaçıştılar. Bir çok ganimet
ile yurdlarına dönen müslümanların şehit sayısı ise dört kişiydi.
Mekke’nin fethinden sonra İslam dini hızla yayıldı. 23 yıllık
şerefli bir mücadelenin hayırlı sonucunu gören Muhammed (Sallallahu aleyhi ve
sellem)
hicretin onuncu yılında yüz binden fazla müslümanla birlikte Hacca gitti.
Bütün hac vazifelerini yerine getirdikten sonra orada bulunanlara
veda konuşması yapan Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) bu haccının son haccı
olduğunu bildirdi.
Sonra Medine’ye döndü. Bir süre sonra hastalanıp yatağa düştü.
Hastalığı ateşli humma idi.
Bir kaç gün süren bu hastalık 8 haziran Pazartesi zeval vaktinde
daha da arttı.
Ve Allahın Resülü şehadet parmağını yukarı doğru kaldırarak: ‘Yüce
dos ta’ buyurdu. Bu söz onun son sözü oldu.
63 yaşında, Hazreti Aişe’nin (r.anha) odasında gözlerini fani aleme yumdu. Kabri
şerifleri ruhunun kabzolunduğu o yerdedir.
23 yıllık peygamberlik hayatının 13 yılını Mekke’de, 10 yılını da
Medine' de geçirmiştir.
Ondan
sonra hilafet dönemi başlamış;
< Önceki | Sonraki > |
---|