.

.

E-posta Yazdır PDF

Bakara Suresi: 22

 

22- Size yeryüzünü döşek, gökyüzünü tavan yapan gökten su indirip onunla size rızık olarak meyveler çıkartan odur. O halde bunları bile bile Allaha ortakla koşmayın.

الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ اْلأَرْضَ فِرَاشاً (O Allah ki yeryüzünü sizin için döşek yaptı) üçüncü bir sıfattır. Veya medih için gelmiştir. جَعَلَ fiili gibi müteaddi olarak kullanılır. صَيَّرَ gibi iki mef'ule geçişli olur. Ayette bu şekilde kullanıldı. Yeri döşek, yaygı, beşik yapmanın manası bazı kısımlarını sudan ayırdı, çok yumuşaklık ve sertlik arasında bir halde yaptı, o şekilde ki üzerinde oturmak, uyumak, öteberi gidip gelmek, üzerinde insanın dönüp durduğu yatağı gibi olmasıdır. Döşenmiş olması, beşik gibi olması ve dümdüz olmasını gerektirmez. Zira şeklinin küre gibi olması, hacminin büyüklüğü, kenarlarının uzaklığı ve genişliği ile yatak gibi döşenmiş olmasına mani değildir.

وَالسَّمَاءَ بَنَاءً (Semayı da bina yaptı) çatılmış kubbe. Sema: Cins ismi olup aza ve çoğa söylenir. Bina: masdar olup bina edilen şey bununla isimlendirildi. Oda, ev, kubbe, çadır gibi şeylerdir. Arapların çadırlarıdır. Hanımı üzerine bina yaptı, tabiri bundandır. Zira evlendikleri vakitte hanımın üzerine yeni bir çadır gererlerdi. Veya çamur kerpiç ve kıldan oda yaparlardı.

Kubbe, çadır gibidir. Deri, yün ve kıldan yapılırdı.

وَأَنزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجَ بِهِ مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقاً لَكُمْ (Gökten su indirdi, onunla meyvelerden sizin için rızık çıkarttı) Meyvenin çıkması Allahın kudreti ve dilemesiyledir. Fakat suyu, çıkmasına ve maddesine sebep yaptı. Çocuğun yaratılmasında erkeğin suyunu sebep yaptığı gibi. Adeta suret ve keyfiyetleri su ile karışmış madde üzerine atmakla devam eder. Veya suda yapma kuvveti, yerde kabul etme kuvveti yaptı. Her ikisinin karışmasıyla envai türde meyveler ortaya çıkar. Şu ayette olduğu gibi "O su ile sizin için ekin, zeytin, hurma, üzüm ve her türlü meyve bittirir" Allahü Teâlâ eşyayı sebepler ve maddelerle yaratmaya kadirdir. Sebeplerin kendilerini de o icad eder, fakat icatta bir halden diğer hale girdirme dereceleri vardır. Akıl sahipleri için ibret ve kudretinin büyüklüğüne karşı sükûnet vardır. Bunların yaratılması bir anda olmamaktadır.

مِنَ السَّمَاءِ Buradaki مِنْ ibtida manasındadır. İsterse sema lafzından bulut kastedilsin, isterse felek (atmosfer) kastedilsin yine yukardan aşağıya inen yağmur manasındadır. Zira yukarıda olan şey sema manasındadır.

Yağmur semadan buluta iner oradan yere dökülür, görünüşte böyle geçerlidir. Veya semavi sebeplerden dolayı yerin rutubetli cüzleri havaya saçılır ve onlardan yağmur damlaları oluşur.

مِنَ الثَّمَرَاتِ Kavlindeki مِنْ baziyet bildirir. Bu manada gelen ayetler buna muvafıktır. "Şu sebebi ile bütün meyvelerden bazısını çıkarttı" Buradaki مِنْ kelimesinin beyan için olması gerekmez. Zira daha evvelde kapalı bir şey yokki beyan edilsin.

Rızık suyun bazısından hâsıldır. Mana meydana gelene uygundur, zira gökten suyun tamamı inmez, belki bazısı iner yağmurla meyvelerin tamamı da çıkmaz.

لَكُمْ (Sizin için) lafzı mefuldür. Yani sizin rızkınız için meyvelerin bazısını çıkarttı.

فَلاَ تَجْعَلُوا ِللهِ أَندَاداً (Allah için eşler yapmayın) Burası "Rabbinize ibadet edin" lafzına bağlıdır. Rabbinize ibadetle emrolunduğunuz vakitte artık ona hiçbir şeyi ortak koşmayın ki ibadetiniz tevhid üzere olsun ki dinin ve ibadetin aslı ve esasıdır. "Allaha ibadet edin, ona şirk koşmayın"

Mana: sizi takva uman kişi suretinde yarattı, yani azaptan korkan. Bu durum sizin şirk koşmamanıza sebep olsun. O Allah ki sizin için tevhid delillerini dikti, ona şirk koşmayın.

Nidd: Nida edilene muhalif olan mislidir. Putları "denk" (nidd) diye isimlendirmek, müşrikler onlara yakınlaşıp tazim ettiklerinden Allaha ibadeti terk ettiler putlara ibadet ettiler ve onları ilah diye isimlendirdiler. Bu durum putları, zatı ile vacib olan zatlar gibi itikad etmelerini gerektirdi. Denk lafzı (nidd) ile onların durumu ile alay edilip hallerinin şenaati ortaya kondu. Şöyle ki denk olması imkânsız olan Allah'a, denkler yaptılar.

Amr Bin Nevfel kavminin dinini bıraktığı zaman şöyle dedi "Bir Rab mi, bin Rab mi dine daha uygundur? İşlerin taksimatını yapınca lat ve uzza gibilerinin hepsini terk ettim. Basiretli kişi işte böyle yapar."

وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ(Halbuki siz biliyorsunuz) denkler yapmayın, kavlinden hal dir. Yani: sizin haliniz ve sıfatınız şudur ki sizler sahih ile fasidin arasını ayı-rabilen, işlerin inceliklerini bilen, hallerin kapalılıklarını keşfeden kişiler oldu-ğunuz halde bundan geri durmuyorsunuz. (Başka ilahları denk tutuyorsunuz)

Mefulu terk edilmiştir, yani siz ilim, marifet ve isabetli görüş ehli oldu-ğunuz halde burada tevbih (azarlama) vardır. Yani siz arifler, temyiz edici olan isabetli kişiler şayet azıcık düşünse idiniz mümkünatı yaratanı isbat emeye mecbur kalacaktınız, o zat misalden ve denk tutulmaktan münezzehtir. Kadimlikte tektir, bekada tektir. Zatının varlığının vacib olması ile tektir. Fiilleri son derece sağlam, isimleri son derece güzeldir. Sizin üzerinde olduğunuz putlara ibadet hali ve onları denk tutmanız son derece cehalet ve nihayet derecede ahmak akıllılıktır. Zira mümkünatın var olması, istikamet üzere olması, her şeyin vakti gelince ortaya çıkması, bütün bunların hepsi onun tarafından mevcut olup onun tek olduğuna delalet eder. Bu izahları herkesin fıtratı kabul eder.

Sizler bilirsiniz ki putlar bir şey yapamaz, bir şeye gücü yetmez. Mevla Teâlâ şöyle ferman buyurdu. "Ortaklarınızdan sizin için bunlardan bir şey yapabilen var mıdır?"

İki ayetin ihtiva ettiği mana, Allahü Teâlâ’ya ibadet ve ortak edinmekten uzak durmaktır.

Hak Sübhanehü Hazretleri ibadet ile olan emrini, Rab olmasına bağlayınca anlaşıldı ki Rab olmak ibadetin gerekliliği için illet ve sebebtir. Zira ihsan edene teşekkür etmek vaciptir.

Sonra Rab olduğunu beyan ederek onları canlılar ve gücü olan varlıklar yaptı. Bütün nimetler buna bağlıdır. Nimetlerin ihsanı üzerine bu, takdim edilir. İbadete imkân vermesi, şükür, mutlaka lazım olan yeryüzünü onlar için döşemesi, semavâtı yaratması insanlar üzerine çatılmış kubbe gibi, çadır gibi onları muhafaza eder. Ve diğer yaşantıda ihtiyaç duyulan yiyecekler ve giyecekleri yaratması, meyve tabiri yiyecek şeylerin hepsini kaplar. Yenilen, üstlerinde ve altlarında olan şeylerin yaratılmasını düşünün. Bu yaratılanlar-dan hiç biri bunlardan bir şeyi yaratmaya kadir değildir anlaşılır ve bu anda yakinen bilinir ki bütün bunlar için elbette bir yaratıcı olup ona hiçbir şeyi denk koşmasınlar. İşte şu işler Allahın tek olmasına şahitlik edince bunun üzerine yasakları tertip eyledi, şirkten uzak durmayı emreyledi.

Denildi ki, Mevla Teâlâ bu ayetten anlatılanlarla birlikte ayrıca insanın yaratılış merhalelerini murat eylemiştir. İnsana verilen manalar, sıfatlar temsil yolu üzerine belirtildi. Bedeni araziye, nefsi semaya, aklı suya misal getirdi. Ona akıtılan ilmi ve nazarı faziletler ve aklı kullanmakla elde edilen şeyleri hislere (duyu organlarına) temsil etti. Nefsin kuvvetleri, bedenin kuvvetleri, semavi ve arzî kuvvetler, faili muhtarın kudretiyle birleşmesi neticesinde meyveler hâsıl olmaktadır.

Netice olarak son iki ayette beş delil vardır, İkisi nefisten, üç tanesi dıştan.

Nefiste ki delillere gelince evvelkisi sizin yaratılmanızdır. İkincisi, sizden evvelki asıllarınızı, hayvanlarınızı ve çeşitlerinizi yarattı.

Dıştaki delilleri yerlerin, göklerin yaratılması, meyvelerin çıkartılmasıdır.

Sonra bunlardan her birinde olan alametler vardır ki ustasının varlığına ve birliğine, kudretine, hikmetine ve tedbirine delalet eder.

Nefiste olanlar başlangıçta, bir halden bir hale değişmesi, batında zahir olup fehimleri hayrete düşüren şeyler. Özellikle kalb ve içine konan parlak ayetler. Yaratıcının birliğine ve kudretine delalet eden kesin delillerdir. "En güzel yaratıcı Allah, ne bereketlidir"

 

 

Yasal uyarı : Sitedeki sohbet, yazı ve resimler; üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan ve kaynak göstererek alınabilir.
Üzerinde değişiklik yapılması, ticari amaçla kullanılması hukûken yasaktır.