.

.

E-posta Yazdır PDF

KUR’ÂN NİÇİN TEFSİR EDİLİYOR?

‘Kur’ân-ı Kerim niçin tefsir ediliyor?’ diye bir takım sorular her insanın hatırına gelir ve her insanın fikrinde dolaşır.

Kur’ân’ın kıraatini güzel yapalım ve tilâvetini sağlam yapalım diye mi? Yoksa kapalı manala-rında perdeleri kaldıralım diye mi? Yoksa sırlarını açıklayalım ve güzelliklerini meydana çıkaralım diye mi?

Hayır! Hayır! Ne bunun için ne de onun için tefsir ediliyor. Bilâkis kullara tapmaktan ve beşe-re uymaktan kurtulup, kulların Rabbi olan Celle ve Alâ Hazretlerine ibadet etme hürriyetine kavuşalım; ferdi ve cemaati, âlemlerin yaratıcısına, kâinatın idarecisine, yüce göklerin ve büyük arşın Rabbine bağlayalım diye Kur’ân tefsir ediliyor.

O halde Kur’ânı Kerim bu ümmetin kanunudur. Yaratıcının yol göstericisidir. Yeryüzündeki insanlar için Allâh’ın (c.c) şeriatıdır. O, rabbani bir nurdur, semâvi bir rehberdir, beşerin din ve dünya işlerinde muhtaç oldukları her şeyi üstlenmiş olan umumi ve ebedi bir kanun koyma kaynağıdır.

Bunda şaşılacak bir şey yoktur. Çünkü Kur’ân-ı Kerim, kâmil bir kitaptır. Hayatın her tarafını tamamıyla kucaklayan inançları, ibadetleri, ahlâkı, muameleleri, siyaseti, hüküm vermeyi, sulhu, harbi, iktisadi işleri, devletlerle olan ilişkileri kapsayan ilahi bir nizamdır.

Kur’ânı Kerim, her şeyi içine alan ve her şeyi açıklayan, inanan kavme doğruyu gösteren bir rehber ve bir rahmet olarak Allâh’ın (c.c) indirdiği bir kitaptır.

Kur’ânı Kerim, bunların her birinde hikmetle hükmedicidir, ona bir bozukluk ve bir ihtilâf arız olmaz. Eğer saadet, ancak Kur’ân’ın gösterdiği yoldan gitmekle ve Kur’ân’ın getirdiklerini kabul etmekle elde ediliyorsa, bunda şaşılacak bir şey yoktur.

Çünkü Kur’ânı Kerim, kalplerdeki hastalıkların şifası, toplumun başına gelmiş ve gelecek olan şerlerin ve kötülüklerin ilâcıdır. Nitekim Teâlâ Hazretleri:

“Biz Kur’ân’dan öyle ayetler indiririz ki, bunlar müminler için şifa ve rahmettir. Zalimlerin ise ancak zararını artırır.”

 

 

TEFSİRİN KISIMLARI

Tefsir üç kısımdır:

1-Tefsir bi’r-Rivâye dir, buna -Tefsir bi’n-nakl- veya Tefsir bi’l-Me’sûr da denir.

2-Tefsir bi’d-Dirâye dir buna -Tefsir bi’r-Rey- de denir.

3-Tefsir bi’l-İşâre dir, âlimler buna -Tefsir-i İşari- de derler.

 

A-Tefsir bi’r-Rivâye; Tefsir bi’l-mesûr:

Kur’ân’da veya sünnette veya sahabenin kelâmında, Allâh Tealâ’nın muradını açıklayıcı olarak gelen tefsire -Tefsir bi’l-me’sûr- denir. Tefsir bi’l-me’sûr, ya Kur’ân’ın tefsiri Kur’ân ile olur veya Kur’ân’ın tefsiri sünneti Nebeviye ile olur veyahut Kur’ân’ın tefsiri sahabeden nakledilmiş heberlerle olur.

Kur’ân’ın sünnetle tefsir edilmesine misâl:

Resûlullâh (sav): “İmân edipte imânlarını zulüme bulaştırmayanlar var ya, işte korkudan emin olmak onların hakkıdır. Hidayete erenler de onlardır.” âyetindeki zulüm kelimesini –şirk, Allâh’a ortak koşmak- ile tefsir etmiş ve bu tefsiri şu âyetle te’yid etmiştir: “Çünkü şirk büyük bir zulümdür.”

Sahabenin Tefsiri: Tefsir bi’l me’sûr kısımlarından geriye üçüncü kısım kalmıştır, o da

Sahabenin tefsiridir. Bu tefsir, itimat edilen ve kabul edilen tefsirlerdendir. Çünkü sahabe, -Allâh Tealâ onlardan razı olsun- Resûlullâh (s.a.v) ile beraber bulundular, ilimlerini safi kaynaktan aldılar, vahyi ve Kur’ân’ın inişini gördüler, Kur’ân’ın iniş sebebini bildiler, onların nefislerinin safi olması, fıtratlarının temiz olması, fesahatte ve beyanda (sözü en güzel şekilde kullanma sanatı) mertebelerinin yüksek olması, onları Allâh Tealâ’nın kelâmını doğru ve sağlam olarak anlamaya ehil kılmıştır. Bu yüzden onlar sonra gelen insanlardan Kur’ân’ın sırlarını daha çok idrak ederler.

 

B-Tefsir bi’d-Dirâye, Tefsir bi’r-Rey.

Müfessirin arapça lisan kaidelerine göre Kur’an ayetlerini tefsir etmesidir.

Tabiinin tefsirine gelince bunların tefsirinde ihtilâf edilmiştir. Âlimlerden bir kısmı, ‘onların tefsiri tefsir bi’l-Me’sûr kabilindendir, çünkü onlar tefsiri çok defa sahabeden almışlardır’, dediler. Âlimlerden diğer bir kısmı ise: ‘Onların tefsirleri -tefsir bi’r-Rey dir. Yani, Onların tefsirleri için, tefsir bi’l-Me’sûre tamamıyla bağlı kalmaksızın, Arapça dil kaidelerine göre tefsir eden diğer müfessirlerin tefsirlerinin hükmü vardır’, dediler.

 

C-Tefsir bi’l-İşâre, Tefsir-i İşari.

Bu kısım tefsir, Kur’an’ın asıl olan zahir manasına bağlı kaldıktan sonra, müfessir olan zatın kalbinin nuraniliği ve safiliği derecesine göre (ilham ile), anladığı bazı işaret manaları ile tefsirini takviye etmesidir. ‘Ruhul Beyan’ tefsiri bu hususta en bariz olanıdır.

 

Yasal uyarı : Sitedeki sohbet, yazı ve resimler; üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan ve kaynak göstererek alınabilir.
Üzerinde değişiklik yapılması, ticari amaçla kullanılması hukûken yasaktır.