-L-
Lahût: Eşyaya sirayet eden mana, hayat.
Latife: İnce, hassas. Latifeler, insanda bulunan cüzler. Ruhta bulunanlar
kalb-ruh-sır-hafi-ahfa dır. Bedende nefs-toprak-hava-su-ateş.
Ledun: Maneviyat. Ledün ilmi: Manevi ilimdir, tasavvuf ilmi. Kalb ilmi.
Lem’a: Parıltı,
Levh: Levha, üzerine bütün malumatların yazılı olduğu levhaya levhı mahfuz
denir.
Lika: Buluşmak, kavuşmak. Lüb: Öz, iç.
Lübs: İşin karışık olması.
Mağrib: Batı tarafı.
Mahabbet: Sevgi, dostluk. İleri derecede olursa aşk denir.
Mahbub: Sevgili, sevilmiş.
Muhib: Seven, aşık olan.
Mahfuz: Korunmuş.
Mahdum: Hizmet edilen, evlad.
Mah: Ay.
Mahv: Yok olmak, Allahın nurunda erimek. Kötü huyları yok etmek.
Makam: Konak, derece. Manevi yolda elde edilen menzil. Haller değişik olur,
makam sabit olur.
Malum: Bilinen.
Marifet: Bilgi, tanımakla elde edilen bilgi. Mevlayı tanımakla elde edilen
bilgiye marifetullah denir.
Masiva: Allahtan başka her şey.
Ma’şuk: Aşık olunan, yar.
Matlub: Taleb edilen, maksad.
Mazhar: Zahir olan yer. Tecelli eden yer. Bütün eşya Allahın sıfat ve
isimlerinin zıllerinin tecelli yerleridir. Eşya mazhar, Allahın isimleri
zahirdir.
Mebde’: Başlangıç.
Mebde-i teayyün: Başlangıcın belirmesi. İlk oluşumu. İnsanın ruhunun ilk
belirmesi. Bu isim ve sıfatların zıllerinden bir cüzdür. Herkesin Arşın
dışında, zılal dairesinde bir mebde-i teayyünü vardır. Bu hususi nokta, o
kişinin terbiyesini yürüten cüzdür. Onun hususi rabbidir.
Mecaz: Hakikat olmayan, suret veya gölge. Hakikat manasının dışında kullanılan
söz.
Meczub: Cezbeli, Allah tarafından manevi bağ ile çekilen veli. Cezbeli olanlar,
sülük menzillerini kolaylıkla aşarlar.
Meded: İmdat, yardım. Allah’tan imdat dilemek. Mürşidleri vasıta yaparak
yardım istemek.
Mekr: Hile.
Melahat: Güzellik. Melih, hoş, şirin.
Melamet: Kınamak, levmetmek.
Melami: Şeriatı yaşamayan sapık bir tarikattır. Daha evvelde farzlardan başka
nafileleri gizli yaparlar, iyiliklerini gizlerler, kötülüklerini açığa
çıkar-tıp kendilerini levmettirirlerdi.
Melekut: Gayb alemi. Merd: Erkek, eren.
Mesalik: Meslekler, yollar. Gidilen yol.
Mesh: Değişme, suretin değişmesi.
Mesned: Dayanılan, senet yapılan. Şeyhin postu.
Mest: Sarhoş olmak.
Meşrık: Doğu, şark. Meşarık: Doğular.
Meşreb: Su içilecek yer. Tabiat, huy. Her tarikatın kendine ait meşrebi vardır.
Onun meşrebi, diğer tarikata uymaz.
Meşhed: Hak’kın müşahede edildiği yer.
Mevacid: Vecd halleri, iç buluşu, manevi çoşku.
Mevc: Dalga.
Mevla: Yaratıcımız hak teala hakkında kullanıldığı gibi, efendi, pir, şey olan
kimseler hakkında da kullanılır.
Mevlid: Doğum. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in doğumunda yapılan dini
merasim.
Mevt: Ölüm. Mevti ebedi: Ebedi ölüm. İmanın yok olmasına ebedi ölüm
denir.
Meyl: Yönelmek, tabiatın aslına yönelmesi.
Miftah: Anahtar.
Mi’raç: Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem), Rabbisiyle görüş-tüğü
yükseliş olayı. O geceye Mi’raç gecesi denir.
Mir’at: Ayna. Bu eşya Mevla’nın sıfatlarının aynasıdır.
Misal alemi: Şu madde aleminin üstünde olan mana alemi, rüya alemi. Daha
yukarısı alemi ervah-ruhlar alemidir.
Miskin: Fakir, çaresiz kalan.
Mişkat: İçinde kandil bulunan duvardaki oyuk. Kandil manasına da gelir.
Mizan: Ölçü, terazi.
Molla: Sofi, zahid, alim.
Muamele: İbadetlerle alakalı hususlar, uygulamalar.
Muanaka: Kucaklaşma.
Muayene: Gözle görme.
Mudakkık: Tetkik eden, araştıran, işi derinlemesine öğrenen.
Muhasebeb: Hesaba çekilmek. Amellerden sorgulanmak.
Muhib: Sevici, aşık.
Muhlis: İhlas elde etmeye çalışan. Muhlas: İhlası elde eden.
Mukabele: Karşı karşıya gelme. Kur’anı karşılıklı okuma.
Mukaddem: Önde olan. Muahhar: Sonda kalan.
Mukarreb: Allah’a çok yakın olan.
Murad: İrade edielen şey. Kasdedilen şey. Allah tarafından özel olarak seçilen
veli. Mürid olan kendi gayretiyle veli olmaya çalışır. Murad olana velilik
ikram edilir.
Murakabe: Gözetleme. Mevla teala’yı görür gibi olmaya çalışma.
Mütelaa: İşi gözetmek, denetlemek. Mevladan gelen feyizleri, keşfedilen şeyleri
anlayıp hissetme.
Mütehakkık: Gerçekleşen, mevcut olan.
Muttaki: Takva olan.
Muttali: Haberdar olan, agâh olan.
Mücerred: Arındırılmış. Dünya ile alakayı kesenlere tecrid ehli
denir.
Müeddeb: Edeblenmiş.
Mükaşefe: Keşif hali, kalb gözünün açılması hali.
Münacaat: Yakarış, duayı içten yapmak.
Münasebet: İlgi, alaka.
Mürşid: İrşad eden, rehber. Hakka ulaştıran kamil veli.
Mürüvvet: İnsanlık, mertlik. Kişilik sahibi.
Musahib: Arkadaş, sohbet ehli.
Müstahdim: Hizmet eden.
Müstehlek: Helak olan, eriyip yok olan.
Müşahede: Kalb gözünün açılması, manevi halleri seyretmek.
Müştak: Özleyen, aşık olan.
Müteşebbih: Benzeyen, özenti içinde olan.
Müteşeyyih: Şeyh olmadığı halde şeyhlik taslayan. Sahte şeyhler
ortalığı sardı. Bunun alameti, şeriatı-sünneti seniyyeyi tatbik etmeyenler
sahtedir.
Mütevekkil: Tevekkül edip güvenen.
< Önceki | Sonraki > |
---|