.

.

E-posta Yazdır PDF

YAŞAR NURİ AHIRETİ (DİRİLİŞ, AZAB, HESAP, AMELLERİN TARTILMASI, EBEDİ HAYATI) İNKAR ETTİ……DİKKAT EDİN BU FIRTINAYA YAKALANMAYIN….

Y. Nuri’nin Mayıs 2012 de show tv de yayınlanan konuşması, kendinin ne kadar inkarcı ve zavallı olduğunu bir kez daha ortaya dökmüştür. Yılların prof’u falcılardan ve Hint felsefesinden etkilenmiş ki artık reenkarnasyon masalını diline dolamış.

Konuşmasından özetlediğimiz bölümleri aşağıya aldık… Cevaplarını da ilave ettik… Allahu Teala bizleri ahır zaman fitnelerinden muhafaza eylesin….

1-<<<Allahu Teala insan yapısını kodlamış, yüz elli yıla kadar yaşayabilir, bunu yüz elli yılın altına çekmek insanın davranışıyla alakalıdır, yoksa cenabı Hak zalim mi yani, sana şu kadar yıl sana şukadar yıl , niçin sebeb ne? Herkese aynı yılı vermiş yüz elli yıla kadar yaşayabilirsiniz gerisi size kalmış, değişmez kanun kader budur, Allah herkese göre bir kader takdir ederse Allah zalim olur, Emevi zalimleri kendi zulümlerini kapatmak için Allahı zulümlerine alet ettiler bu kader kavramı….>>>

C-1- Herkese yüz elli yıl verilmiş yalanını nerden bulmuş? Adem a.s. ın ömrü bin sene olduğu söylenir, Nuh a.s. ın bin seneden fazla, bazı kavimlerin fertlerinin kıssalarında üç bin sene, iki bin sene dört yüz sene, beşyüz sene yaşayanların kıssaları vardır. İbrahim a.s ve İmran gibi bazılarının yüz sene civarı. Bu ümmetin ömrü de 70-100 arasıdır. Nebi sallallahü aleyhi ve sellem’İn ömrü 63 seneydi. Şimdi hangisinden 150 seneyi bulmuş çıkartmış… Sadefe felsefe, mantık ve hayal mahsülü olan fikrini Allahu tealaya iftira ederek sayıklamış….

<< Allah herkese göre bir kader takdir ederse Allah zalim olur>> Bu sözü de kaderi inkardır ve kader mefhumunu anlamadığını bildirir. Allahu Teala faili muhtardır, dilediği gibi tasarruf etme hakkına sahiptir ve yaptığından sorulmaz. Sahih hadisi şeriflerde insanın ana rahminde yaratılığının üç adet kırk günle (120) tamam olduğu ve sonra bir görevli melek gönderilerek dört kelimeyi yazmasıyla emredildiği zikredilmiştir bu rivayet son derece malum ve meşhurdur. <Rızkını, amelini, ecelini, iyimi kötü mü olduğunu yazmakla emredilir.>

Bu rivayet ve benzerlerinden anlaşılan husus, herkes için değişik kader tayin edilmiş ve imtihan şekilleri farklı yapılmıştır. Zaten böyle olmasa eşyanın tabiatına zıt olurdu, zira herkes için aynı şeyler takdir edilirse ozaman insanlar arasındaki sosyal ictimai hayatın çeşitliliği olmazdı ve bu kadar teferruatlı bir hayat zuhur etmezdi, belki monoton sabit bir hayat olup belli kalıplar içinde sürerdi. Ama “hergün bir iştedir..” ayetinin beyanına göre sürekli değişik olaylar ve haller yaratan rabbimiz kemalatlarını göstermeyi sevmiştir.  Hatta bütün peygamberlerin hayatlarını incelerse sayısız teferruat görürüz. O halde kaderler farklıdır, ama neticede hasıl olan imtihan herkes için dünya hayatında mevcuttur.

“O Allah ki sizi çamurdan yarattı sonra ecele hükmetti, tayin edilmiş ecel O’nun yanındadır, sonra siz şüphe ediyorsunuz…” (En’am: 2)

Bu ve benzeri ayetler de ecellerin Allah tarafından tayin edildiğini, müddetini de ancak kendisinin bildiğini beyan ediyor. O halde 150 sene veya başka bir söz ile kayıtlamak, şu ve benzeri ayetleri inkardır….

Her şeyin ezelde tayin edilip takdir edildiği hakkında bir çok ayet vardır.

“Her şeyi, açık kitapta (Levhi mahfuz) yazdık-zabdettik…” (Yasin:12)

“Aranızda ölümü biz takdir ettik, (Bu konuda) bizim önümüze geçilmez.” (Vakıa: 60)

“Her ümmet için bir ecel vardır, ecelleri gelince bir an geri bırakılmazlar ve bir an da öne alınmazlar.” (A’raf: 34)

“Muhakkak Allah’ın tayin ettiği ecel gelince, ertelenmez.” (Nuh: 4) 

“Hiçbir kimse Allahın izni olmadan ölme. Ölüm belirli bir süreye (tayin edilmiş ecel) göre yazılmıştır.” (Ali İmran: 145)

Şimdi bu ayetler ecelin sadece Allahu Teala tarafından bilindiğini açıkça beyan ederken, birinin kalkıp belli bir miktar ile tayin etmesi, ancak ve ancak küfür ve inkar olur…

Emevilerin zulümlerine perde olması için kader konusunu ortaya attıkları iddiası, aslında Şiilerin iftirasıdır. Bu sözü ortalıkta boy gösterten bir çok zavallı da zırvalamaktadır.. Asıl dertleri kaderi inkar ve Hazreti Muaviye r.a gibi büyük bir ashaba dil uzatmaktır, ancak ashaba dil uzatanların aslında Peygamberimize (sallallahü aleyhi ve sellem) iman etmedikleri de bir gerçektir.

Onlara sormak lazım; Emevi dönemi kaç sene sürdü? 80 küsür…. Ondan evvel Asrı saadet ve Raşit halifelerin dönemi 53 sene civarında olup bu dönemde din tamam olmuş ve Allahu Teala din olarak islamdan razı olduğunu bildiren ayetini indirmişti. Dinin asılarında itikadi konular ve haram – helal meselelerinde asla sapma olmayacağı beyan edilmişti. Belki bazı ictihadi konularda tartışmalar olacağı da bildirilmişti. Bu durumlarda ne yapılması lazım geldiğini soran sahabelere cevaben “Benim ve Raşit halifelerimin yolu..” diyerek sıratı müstekimi beyan eden Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem mucizevi bir şekilde ileriki durumları haber vermişti.

O halde Emevilerin yapacağı yanlışların sadece kendilerini bağlayacağı ve dine zarar vermeyeceği de anlaşılmış oldu. Üstelik Emevilerden sonra hılafeti alan Abbasiler 500 küsür sene iktidarda olup hemen Emevilerin icraatlarını alt-üst ederek islama kendi anlayışları üzere hizmet etmişlerdi. İmamı A’zam r.a her iki dönemde yaşamış ve olaylara vakıftı, yapılan zulumlere karşı mücadele etti, yanlışlara yol vermemek için fetva makamına geçmedi ve bu yüzden Abbasi halifeleri tarafından hapsedildi ve hapiste şehid oldu.. Şimdi biri kalkıp ta Abbasiler dini değiştirdi diyormu? Yok… Ohalde Emeviler de dini değiştirmek gibi büyük bir suç işlememişledir, belki insanları idare etmek için bazı haksızlıkları işlemişlerdir.  Amelerini Allahu Teala hesaba çekip karşılığını verecektir, bize düşen şey ibret almaktır.

Ancak Y. Nuri ve benzeri (M.İslamoğlu) gibi sapıkların, kendi yamukluklarını inkarlarını örtmek için Emevilere saldırması sinsi bir Yahudi hilesidir, fakat işe yaramaz…

2-<<Reenkarnasyonu dışlayarak hayatı izah edemezsiniz Hintli bunu  8 bin yıl evvel bulmuş. Yani reenkarnasyok yoktur hıret inancına aykırıdır, git şurdan ne aykırısı ahıret inancının en büyük takviye edicisi reenkarnas yondur. Onsuz hayatı izah edemezsiniz.>>>

C-2- En temel eserlerde bile dünyanın ömrünün 7 bin sene olduğu zikredilir ken, 8 bin yıl evvel Hintlinin yaşadığını nerden bilmiş….. Hintlinin Brahman ve Buda gibi sapık inançları, asıl tevhid dinlerinden ayrılmakla meydana gelmiş dalalet yollarıdır, bunların içinde bazı güzelliklerin olması kimseyi yanıltmasın, zira o güzellikler insan fıtratının gereği olup bütün hak dinlerin peygamberlerinin öğrettiği genel hususlardır… Brahmanlar ve Budistler o güzellikleri çalıp kendi yalan ve hilelerini süslü göstermek istemişlerdir.

Y. Nuri gibi yılların prof’u olan (güya) akıllı birinin, hak din islamın beyanlarını, ulemanın sözlerini bırakıp ta kahin ve falcı şaşkın bir Hintliye uyması ne ile izah edilecek? Zavallı, namaz oruç zekat gibi hükümleri olmayan haram helal kavramı bulunmayan bir yolu nefsine hoş görmekle aslında nefsini ilahlaştırmıştır, ama haberi yok….

< ne aykırısı ahıret inancının en büyük takviye edicisi reenkarnas yondur>

Bu sözü ve evvelindeki çıkışı, aslında ahıret inancındaki sapmaların zuhurudur… Asıl haber verilen ve bizden kabul edip hazırlanılması istenen ahıret nerde, Y. Nuri ve diğer batılların düşündükleri hayal ettikleri ahıret nerde…. İkisi birbirinden çok farklı… Zira bizim inandığımız ahıre ceza yurdudur, yani amellerin karşılık göreceği gerçek bir hayattır, mecaz ve hayal değildir, şu an bile yaratılmışlardır ve ebediyen yok olmazlar. Ahırete gidildiğinde artık dünyaya dönüş olmaz, zira dünya ve bu alem yok olmuştur..

Reenkarnasyoncuların inandığı bir ahıret varsa orası, kendilerince hayal ettikleri bir yer olup ölüler oraya çıkıp geri gelebiliyorlar…. Böyle bir yere ahıret denmez… Bu şekilde ölmeye de ölüm denmez bilki adam komaya girmiştir ve bir müddet sonra uyanmıştır… Buna ölüm denmez.. Ölümde bedenden ruh ayrılacak ve beden toprağa konulacaktır. Ruh ise makamına çıkıp kıyameti bekleyecektir. Kabirdeki bedeniyle irtibatlandırılacak ve kabrin azabı veya nimetinden haberdar olacaktır. Bu aleme berzah (kabir) alemi denir. Bundan sonra kıyamet kopunca asıl ahıret başlayacak ve artık asla dönüş imkanı olmayacak… Bu şekilde bir ahıret anlayışı sadece ehli sünnette vardır..

Reenkarnasyoncuların inandıkları ahıret, hayallerindeki tasavvur ettikleri bir yerdir…

3-<<<Eski hayatlar yeni gelişleri etkiliyor, hiçbir şeyi hatırlayamayacak sınız. Siz adam gibi yaşamanın önüne konmuş evrensel şartlarına uyarak yaşayacaksınız. Biri orda doğuyor biri burada biri kör, biri malul, öbürü sefalet içinde Allah zulum mü yapıyor…. >>>

C-3- Bu sözü de büyük bir küfürdür, zira geri gelişi iddia etmek, bir çok ayeti inkardır.

“Sonunda, onlardan birine ölüm geldiği zaman, der ki: "Rabbim, beni geri çevir ki, geride bıraktığım (dünya) da salih amellerde bulunayım." Asla (geri geliş olmaz), gerçekten bu, yalnızca bir sözdür, bunu da kendisi söylemektedir. Onların önlerinde, diriltilip kaldırılacakları güne kadar bir engel (berzah) vardır.” (Mü'minun Suresi, 99-100)

“Yıkıma uğrattığımız bir ülkeye (tekrar dünya hayatı) imkansız (haram) dır; hiç şüphesiz onlar, (dünyaya) bir daha geri dönmeyecekler.” (Enbiya Suresi, 95)

Ayetler dünyanın geçici olduğunu, her şeyin fani olduğunu beyan ediyor. Ama Y. Nuri artık ayet anlayacak halde değil, galiba hipnotizma olmuş…

4-<<<Ahıret denen yerde mahşerde bütün insanlığı toplayacaklar ve orada bir terazi kurulacak ve herkesi orda… böyle bir şeyin olacağına kafanız basıyormu, bunlar müteşabih konulardır,…>>>

C-4- Bu söz de ahırette toplanma dediğimiz mahşeri inkardır ve küfürdür. Ahıreti inkar cezayı ve nimetleri de inkardır  ve imanın en önemli kısmını yok saymaktır.

“Allaha karşı gelmekten sakının ve O’nun huzuruna toplanacağınızı bilin.” (Bakara: 203)

“Andolsun, ölseniz de öldürülseniz de Allahın huzurunda toplana caksınız.” (Ali İmran: 158)

“Bilsin ki O, onların hepsini huzuruna toplayacaktır.” (Nisa: 172)

 “Huzurunda toplanacağınız Allah’a karşı gelmekten sakının.” (Maide: 96)

“ve bunların (topluca hesap yerine) sevkedilecekleri günü hatırla.” (Neml: 83)  Daha bir çok ayeti kerime mahşere toplanılacağını ve hesapların yapılarak amellerin tartılacağını bildirir.

“O gün amellerin tartılması da haktır. Kimlerin sevabı ağır basarsa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (A’raf: 8)

“İşte o vakit, kimin tartıları ağır gelmişse, artık o, hoşnut olacağı bir hayat içinde olacaktır.” (Karia: 6-7)

Şimdi bu ayetler karşısında mahşerin ve tartıların olmadığını iddia etmek veya bunları mecaza yormak elbette inkarcı felsefeciler ve zındıkların işidir.. Y. Nuri den bunu beklemezdik…  

5-<<<Kur’an her yaratılan ruha bir kredi veriyor… Kur’anı adam gibi okumadılar ki… ber onu bulanlardan biriyim… Bu kredinin adı ömür, bunu adam gibi kullanan bir kere gelir kullanır hakkını verir  ve gider öbür alemlerde devam eder.  Krediyi ihlal eden krediye ihanet eden haklarını çiğneyen tekrar gelir bidaha gelir olmadı bidaha gelir, faturayı ödeyene kadar gelir, nasıl ödeyecek, bu dünyada çektikleriyle, Allahtan fazla merhametli olmaya da kalkmayın denmiştir. 

Adam geçmişte yaptıklarının hesabını burada ödüyorsa sen bunun önüne set çekemezsin… >>>

Bu açıklamaları da gidenin geri gelmesinin güya aklınca izahı… hayret bunu kendince bir ceza ödemeyle izaha kalkmış. Ceza yurdu ahırettir, dünya imtihan yeridir, asıl ceza (karşılıklar) ahırette görülecek.

“O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.” (Mülk: 2)

“Dünya hayatı, aldatıcı meta’dan başka bir şey değildir.” (Ali İmran: 185)

“Dünya hayatı bir oyun ve elencedir. Elbetteki ahıret yurdu Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hala akıllanmayacak mısınız.” (En’am: 32)

“İnsanların hangisinin daha güzel amel yaptığını deneyelin diye şüphesiz biz yeryüzündeki şeyleri ona bir ziynet yaptık.” (Kehf: 7)

Ahıretin, ebedi ceza yurdu olduğunu ifade eden ayetlere gelelim:

“Din gününün sahibi.” (Fatiha: 4)

“Hesap ve ceza mutlaka gerçekleşecektir.” (Zariyat:6)

“Bu hüküm ve ayırma günüdür..” (Mürselat: 38)

“Şüphesiz hüküm ve ayırma günü belirlenmiş bir vakittir.” (Nebe: 17)

“Allah şöyle dedi: Çekil git. Onlardan kim sana uyarsa kuşkusuz cehennem tam bir karşılık olarak hepinizin cezası olacaktır.” (İsra: 63)

6-<<<Ben ikinci sefermi geldim kaç sefer geldim bilmiyorum….

Vallahi bilmem Morgının bana dediğine göre üçüncü gelişim benim  bende  bir takım haltlar işlemişim, yanlış yapmışım,  evvelki gelişimde Suriye dolayla rında komutanmışım…>>>

C- 6- Bu sözleri de ölümü ve ahıreti inkardır. Zira ölen bu alemden çıkmıştır, kabir alemine intikal etmiştir, kıyametin kopmasıyla diltilip mahşere çıkacaktır. Peygamberimizin bildirdiği ve Kur’anın haber verdiği olay bu şekildedir, hayal mahsulleriyle veya kahin-falcı taifesinin uydurmalarıyla inkara kalkmak, hiçbir akıl sahibinin yapacağı bir yanlışlık değildir, ancak aklını kaybedip nefsini ilah edinenlerin zırvalaması olabilir. Yılların prof’u gitmiş bir kahinden falcıdan akıl almış ve ona uymuş… Vay halimize…. Kainatın Efendisi sallallahü aleyhi ve sellem ve onun varisi olan alimlerin sözleri nerde kaldı, kimin dinine iman ettin, gabya imanın nerde, aklınlamı ahıreti anlayacaksın… o zaman peygambere ne gerek vardı, sen bu sözlerinle peygamberi de devre dışı bıraktın, kendin mi karar vereceksin… herkes aynısını veya bir benzerini söyleyebilir, bu durumda kimin dediği isabetli olacak….

Burada yanlış yaptığını itiraf ediyor, zira bütün kafirler ahırete yollandığını anlayınca yanlış yaptıklarını itiraf edip geri dönmek isteyecekler ama buna izin verilme yecek, işte ayeti kerime:

“Sonunda, onlardan birine ölüm geldiği zaman, der ki: "Rabbim, beni geri çevir ki, geride bıraktığım (dünya) da salih amellerde bulunayım." Asla (geri geliş olmaz), gerçekten bu, yalnızca bir sözdür, bunu da kendisi söylemektedir. Onların önlerinde, diriltilip kaldırılacakları güne kadar bir engel (berzah) vardır.” (Mü'minun Suresi, 99-100) 

7-<<<Bazı ruhların gelişleri kendi hatalarını tamirden çok hemcinslerine ışık tutmak için olur…

Zenci bir kadın falcı diyebiliriz, elimi bir saate yakın ne okur… korkunç bir kadın… inanmak çok ağır bi tabir, bunları safsata görmek te isabetli değil…>>> 

Bu sözüyle güya kendinin geri gelişinin insanlara ışık tutmak için olduğunu söylüyor…. Yani ilahi emirle gelmiş acaba yakında peygamber olduğunu mu söyleyecek.. Bunun alt yapısını mı hazırlıyor… veya peygamberle görüştüğünü mü söyleyecek… yani ondan haber getirdiğini söylemek için….. Herneyse giden bir daha bu dünyaya gelemez, öyle olsaydı açık bir şekilde bunu Kur’an ve Resulullah s.a.v. haber verirdi ve sonraki gelişlerinizde işi sıkı tutun derdi.. Böyle bir şey yok ve asla buna da ihtimal yok…

Falcı kadının sözleri onda tesir etmiş ki inkar edilemez diyor… Şu hale bakın….. Biz İslami bir konuda bir alimin keşfi ve anlayışıyla söylediği bir husus zikretsek, hemen delilin nedir bu uydurmadır v.s. saldırırlar inkar ederler… ama kendileri zırvalayınca kimseden çıt çıkmıyor, niçin diğer prof. lar bu adama itiraz etmemişler acaba… Bayındır, islamoğlu, Karaman, Bayraklı, Okuyan v.s. prof. lara ne oldu da dilleri tutuldu…. Onlarda mı böyle acaba…..

Netice: Reenkarnasyona inanan Y.Nuri ve benzeri kişiler, ölümü, dirilmeyi, gerçek ahıret hayatını, hesapları, cezayı, Kur’anı ve peygamberi inkar etmiş olurlar.. O halde hükümlerini kendileri vermiş oldular, bizim bir şey dememize gerek kalmamıştır…

Yasal uyarı : Sitedeki sohbet, yazı ve resimler; üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan ve kaynak göstererek alınabilir.
Üzerinde değişiklik yapılması, ticari amaçla kullanılması hukûken yasaktır.